Date: 06 Ekim, 2020
Defence Turkey: Sayın Prof. İsmail DEMİR öncelikle bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı (SSB) olarak bu yıl Nisan ayında, görevinizdeki altıncı yılınızı tamamladınız, görev sürenizdeki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? SSB olarak geçen süre zarfında hayata geçiremediğiniz bir hedefiniz veya 2021 yılında gerçekleştirmeyi planladığınız bir çalışmanız var mı?
Prof.İsmail DEMİR: Geçtiğimiz dönemki gidişattaki manzaraya bir göz atarsanız, daha çok kuvvetle iç içe daha çok ön alan ve ihtiyaç makamının ihtiyacı olan konulara da eğilen bir Savunma Sanayi Başkanlığı oluşturmaya çalışıyoruz. Kadromuzu arttırıyoruz. Tabii hız burada çok önemli, ülkemizin ihtiyaçları belli, genelde de ihtiyaç makamları ürünlerin hızlı ve tam performansla ellerinde olmasını istiyorlar. Ancak dünyadaki gelişmelere baktığımızda da bu tür projelerin belirli bir zamana ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Bu durumu göz önünde tutarak, daha da hızlı yol almamız gerektiğini söylüyoruz ama başkalarından daha yavaş olmadığımızı da biliyoruz. Şu an için iyi gidiyoruz ancak Türkiye'nin ihtiyaçlarına baktığımız zaman bu gidiş daha da hızlanmalıyız. Sektörü daha hızlı harekete geçiren, ekosisteme daha iyi entegre edilen bir yapıya doğru gitmemiz gerekiyor. Bu konuda önemli adımlar attık ama savunma sanayi koordinasyonunun ve bizim rolümüzün daha da iyi anlaşılması gerekiyor. İsmail DEMİR şunu yapmak isterdi dediğimizde ise aslında bu yüzdesel olarak konuşulan yerlilik rakamlarını ben çok fazla dillendirmem ama stratejik ürünlerde mutlak bağımsızlık bizim için çok önemli. Burada ürün adı vermiyorum ama yapmayı hedeflediğimiz ürünlerde olması gereken kritik teknolojilerin mutlaka, yerli olarak yapılması ve bugünden hazırlığının yapılması gerekiyor. Bir sistem veya platformu düşünün, o platforma hayati özellikler kazandıracak bazı teknolojiler o ürün gündeme geldiğinde eğer elinizde yoksa, o ürünün gücünün bir anlamı kalmayabiliyor. Bu açıdan bu önemli kritik teknolojilerin şimdiden hazır olması gerekiyor. Bizim en önemli maddemiz bu diyebiliriz.
Defence Turkey: Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıldönümünü kutlayacağımız 2023 yılında, personel yapılanması, proje büyüklüğü, bütçesi ile nasıl bir Savunma Sanayi Başkanlığı ön görüyorsunuz? 2023 yılı için savunma ve havacılık gelirleri için 10,2 milyar dolarlık bir yurt dışı satış geliri hedefi konmuştu, ancak pandemi nedeniyle, birçok ülke ekonomisinin daraldığını, savunma bütçelerinin gelecek yıllarda daha da azalacağına dair görüşler ortaya konuyor. Bu kapsamda, sürdürülebilir bir savunma sanayi hedefi doğrultusunda hem yurt içi tedarik programları hem de yurt dışı ihracat satışlar konusunda, mevcut koşulları değerlendirdiğiniz de nasıl bir tablo ön görüyorsunuz?
Prof.İsmail DEMİR: İhracattan başladığımız zaman tabii ki bazı dönemsellikler olabiliyor. Bu dönemselliklerde, ürünlerimizin rekabetçi olması teknolojik olarak cazip gelmesi tabii ki önemli. Özellikle savunma sanayi alanında ne kadar pazarlama faaliyeti yaparsanız yapın ürününüzün kullanılıyor olması çok büyük değer taşıyor. Operasyonel olması ve etkinliği çok büyük değer taşıyor. Daha önce Falkland savaşları sırasında Exocet füzelerinin satışlarının birden patlamasını hatırlayın. Bu duruma baktığımız zaman herhangi bir ürününüzün, hareket alanında yaptığı etki, bütün dünya tarafından biliniyor, takip ediliyor ve edilecektir. Burada tabii ki savaş çıkaralım, ürün satalım manasında söylemiyorum ürünümüzün performansının çok iyi olduğunu belirtmek açısından söylüyorum. Ürününüze güveniyorsanız ve gerekli temaslarda bulunuyorsanız tabi ki dünyadaki stratejiler, konjonktür, politikalar burada etkili oluyor ama onlarda belirli bir raya oturursa, elbette gerekli başarıyı sağlarsınız. Bu dönemselliklerde duruşunuz ve dünya üzerinde oluşturduğunuz algı önemli. Savunma listesindeki şirket sayınız yedi olduysa ve yarın bu rakam dokuz, on olacaksa, bir Türkiye imajı çiziyor karşı tarafa. O açıdan savunma sanayi bu şekilde devam ederse ve ivmesini korursa bizce gelecek parlak olacak.
Defence Turkey: Pandemi döneminde yaşanan ekonomik daralma neticesinde bütün ülkelerde, savunma bütçelerinin sağlık sektörüne kaydırılması durumu da söz konusu oldu. Size göre bu dönemde savunma sanayindeki yetkinliğin diğer lokomotif sektörlere kaydırılması için bir fırsat var mı?
Prof.İsmail DEMİR: Bu her zaman var olan ve olması gereken bir şey. Bu iki yönlü bir yapıdır savunma sanayimiz iyi ama sanayimiz iyi değil diyemezsiniz. Savunma sanayinde iyiyiz diyebilmek için toplam sanayi ve teknoloji yapınızın iyi olması lazım. Savunma sanayinin lokomotif gücü olabilir o başka ancak teknolojik yetkinlik edindiğiniz de bunun çok yönlü kullanımı gayet tabii bütün dünyada ve Türkiye'de görülebilecek bir şey. Türkiye'de bunun daha yeterince görülmediği gibi bir iddia kısmen haklı olabilir çünkü daha yaygın olması ve temasların artması gerekli diye düşünüyorum. Her zaman için üretilen teknolojilerin, çözümlerin çoklu olarak kullanımı olmalı ve bunun için de çeşitli kamu kuruluşları da dahil olmak üzere temaslarımız devam ediyor. Hatta zaman zaman, bazı kamu kuruluşları gerek teknolojiye ulaşım gerek şirketler arasındaki iletişimi sağlamak için olsun, bazı işlerini bizim kanalımızla yapmayı tercih ediyorlar.
Defence Turkey: Bu sene ağustos ayında yayınlanan, Dünya’nın en büyük 100 savunma sanayi firması listesinde 7 tane firmamız yer aldı. Toplamda bu firmalarımızın aşağı yukarı 6,2 milyar dolarlık toplam satış gelirleri var. Diğer taraftan baktığımızda Japonya veya İtalya gibi ülkelerde sadece tek bir şirketin benzer rakamlara ulaştığı gözüküyor. Geçmiş yıllarda Türk Savunma Sanayinde vakıf şirketleri ve diğer şirketlerin rekabetlerinin bir ikilem yarattığı ve şirketlerin tek bir çatı altında olduğu bir yapı acaba oluşturulabilir mi konusu çokça tartışılmış ve gündeme gelmişti? Holding çatısı altında daha güçlü, daha büyük, daha rekabetçi ve yurtdışında tek kalem olarak daha iyi teklif verilebileceği yönünde bir tartışma da söz konusuydu? Vakıf şirketlerinin bir holding çatısı altında birleştirilmeleri, diğer şirketlerin de katılımıyla özellikle, İhracat ekseninde daha güçlü bir yapının oluşturulması konusuna sizce bir ihtiyaç var mı?
Prof.İsmail DEMİR: Bu elbette ki zaman zaman gündeme geliyor, artısı ve eksisi var kendi içerisinde. Bir holding yapısından ziyade, malum TSKGV zaten bir varlık olarak var. Vakıfta da yeni bir düzenlemeye gidildi, mütevelli heyetinin yapısı biraz daha değiştirildi. Daha da önemlisi Mütevelli heyetinin bir üst organ olarak, işleri takip ve toplanma sıklığının kısıtlı olması göz önünde bulundurularak bir yönetim kurulu oluşturuldu. Yönetim kurulu vasıtasıyla, Vakıf kendi iç konularıyla diğer konuları da daha yakından takip edebilecek bir konuma gelecek. Yönetim kurulu daha sık toplanan, daha fazla yönetim ile ilgili söz sahibi olan bir yapı oluşturulacak. Savunma Sanayi Başkanlığının görevlerine ve fonksiyonlarına da baktığınız zaman aslında savunma sanayini düzenleme gibi bir görevimiz var. Savunma Sanayi Başkanının da fiilen hem Mütevelli heyet üyesi olması hem de Yönetim kurulunda olması aslında bu denklemi ortaya çıkartıyor. Savunma Sanayi Başkanlığımızın da bu anlamda bunu bir görev atfedip, Vakıftaki rolünü de bir etkinlik olarak kullanıp bu düzenlemeyi belirli ölçüde yapabilir. Burada çok sıkılmaması gerektiği kanaatindeyim ama örtüşmeleri, birbirinin ayağına basmaların, haksız rekabetlerin veya olumsuz rekabetlerin olmaması önemli. Sadece ihtiyaç olan bir alan varken orayı boş bırakıp, belirli alanlarda iki üç şirketin koşturuyor olması, tabi ülkenin kaynaklarının verimli ve etkin kullanımı açısından çok önemli. Buna dikkat etmemiz lazım. Kısacası resmen Holding demesek de Vakfın yapısı ve Savunma Sanayi Başkanlığının yapısı düşünüldüğünde fiilen hayata geçirilebilecek bir formül var ortada, mühim olan bunu işler hale getirebilmek.
Defence Turkey: Türk Savunma ve Havacılık Sanayi’nin Stratejik Plan’da ortaya konulan hedeflere ulaşabilmesinde ihracat önemli bir rol oynayacaktır. Yüksek katma değer yaratacak özgün tasarım ve üretim savunma ve havacılık çözümlerimizin ihracatı konusunda halen dost ve müttefik ülkelerle sürdürülen görüşmelerin somutlaşarak ete kemiğe bürünmesinde finansman konusu önemli bir yer tutmaktadır. Bu çerçevede daha önce gündeme gelen Devletler Arası Satış (DAS)/Devletten Devlete Satış ve Barter Sistemi’ni hayata geçirmek için yürütülen çalışmalar vardı. Son dönemde Pakistan ve Filipinler ile imzalanan ihracat anlaşmalarında uygulanan satış modeli, finansman modeli hakkında bizlere neler söyleyebilirsiniz?
Prof.İsmail DEMİR: Savunma Sanayi Başkanlığı olarak ihracatın önünü açacak her türlü modelde, formül üretmeye hazırız ve üretiyoruz. Pakistan’da, Endonezya’da Filipinler’de başka bir rol üstlenmeye çalışıyoruz. Eğer karşı taraf devletten devlete satış diyorsa masada imzacı makam olarak bulunabiliyoruz, eğer karşı taraf, kendi devletiyle ile şirketin imzasını istiyorsa, Türkiye'deki resmi makamların da bir şekilde işin içinde bulunmasını istiyorsa o zaman üçüncü bir imzacı taraf olarak işin içinde bulunuyoruz. Kısacası ihracat konusunda, satış yapacağımız ülkenin şartları neyse, Savunma Sanayi Başkanlığı ona göre adapte olma ve fırsatlar açma yönünde son derece aktif olarak çalışıyor. Eğer kredi bulunması gerekiyorsa, devlet kredisi ile ilgili devrede oluyoruz veya başka kredi mekanizmalarını oluşturmak üzere de devrede oluyoruz. Eğer üçüncü bir ülkeden de kredi ihtiyacı varsa, o ülkeye de gidip masada olabiliyoruz. Burada Savunma Sanayi Başkanlığı olarak formüller üretmekte ve formüle adapte olmakta herhangi bir sorunumuz yok. Çünkü ülkelerin ihtiyaçları, gereksinimleri ve satış sırasındaki duymak ve görmek istedikleri manzara değişik olabiliyor. Buna uyum sağlayabiliyoruz.
Defence Turkey: Bununla bağlantılı olarak Pakistan Kara Kuvvetleri için üretilecek T129B ATAK Helikopterlerinde kullanılacak LHTEC CTS800-4A turboşaft motorları için uzun bir süredir ABD Hükümetinden ihracat lisansı onayı bekleniyor. Aynı durum Filipinler içinde geçerli. Bu konuda gelinen son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?
Prof.İsmail DEMİR: Şimdiye kadar Pakistan sürecinde bir olumsuzluk görmedik. Filipinler konusunda da beklemiyoruz. Ancak özellikle Pakistan sürecinde, ABD'li makamlardan ihraç izninin çıkmaması Amerika, Türkiye ve Pakistan’a her üç tarafa da zarar verecek. Aklın yolu bir diyoruz, burada bir akıl tutulması yaşanmayacağını umuyoruz. Amerika tarafından gelen sinyaller burada olumlu bir yaklaşım olacağı yönünde. Şu ana kadar olumsuz bir sinyal almadık ama tabii ki de neticeyi beklemek lazım.
Defence Turkey: Pakistan ve Filipinler tarafının bakış açısı ve projelerinin başlaması ile ilgili son tarih konusundaki yaklaşımları nasıl?
Prof.İsmail DEMİR: Burada tabii izin alınması bekleniyor ancak bu durum o ülkelerinde kendi çabalarını gerektiriyor. Bizim olumlu gayretlerimizi ve çabalarımızı gördükleri için bize karşı herhangi bir olumsuz tutum yok. Çünkü eldeki kısıtlar belli, ilk günden beri bunlar belliydi o açıdan alıcı ülkeler açısından bir sürpriz yok ama tabii ki riskleri onlar da biliyorlar ve bu riskleri ortadan kaldırmak için hep beraber çalışıyoruz.
Defence Turkey: Pakistan ve Filipinler ATAK ihracatıyla ilgili olarak görüşmeler olumlu geçiyor dediniz. Masada ihracat lisansının alınamaması ihtimaline karşı B ve C planları mevcut mu?
Prof.İsmail DEMİR: Bütün projelerimizde B ve C planlarımız mevcut. Başka bir ülkeden temin şeklinde de olabiliyor ama asıl planımız bizim gerek helikopter gerek tank olsun bu iki sistemde de yerli motor kullanmak. Bunu yaptığımız gün motor meselesini de çözeceğiz ama bu da bir iki günde çözülebilecek bir mesele değil maalesef. Biz de olabildiğince hızlandırıp sonuç almaya çalışıyoruz. Ürünü ortaya çıkartmış olmanız o ürünün şu veya bu platformda hemen kullanılabileceği anlamına gelmiyor.
Defence Turkey: Tekrar ihracata dönersek, bu yıl 30 Ağustos itibariyle TIM verilerine göre Savunma Sanayi İhracatı 1,240 milyar dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Yılın ilk çeyreğindeki keskin düşüşlerin ardından, ağustos sonu itibariyle ihracat rakamlarının aylık bazda toparlandığını ancak yıllık bazda geçen yıla oranla da %26 düştüğünü görüyoruz. Seyahatlerin kısıtlandığı, tanıtım çalışmalarının yapılamadığı, teslimatların geciktiği bu süreçte, şirketlerimizin performansını nasıl buluyorsunuz? Yılın geri kalan son çeyreğinde nasıl bir performans bekliyorsunuz? Geçen yılın rakamına yaklaşabilecek miyiz?
Prof.İsmail DEMİR: Elbette Pandemi herkesi etkiledi. Bu açıdan bu seneye özel olarak bakmak lazım. Bizim ürünlerimiz de satışlarımız ortada ancak gerek fuarların ertelenmiş olması gerekse temasların kısıtlı olması gibi bir dizi faktör, satış rakamlarını etkiledi. Kalan 4 ay için herhangi bir değişiklik beklemiyoruz, inşallah olumlu geçer onun için çabalarımız devam ediyor. Bir iki ülke ile önemli ön görüşmemiz var. Belki onların sonucunu alabiliriz ama bu fatura kesmek anlamında olmayabilir. Gelecek yıllara yönelik, bu yıl yapacağımız faaliyetlerin neticesini göreceğimiz, rakamlar ortaya çıkabilir.
Defence Turkey: 2020 yılı için ihracat rakamlarında, anladığımız kadarıyla çok keskin bir düşüş beklemiyorsunuz
Prof.İsmail DEMİR: Geçen yılın rakamlarını geçeriz geçmeyiz konusunda bir şey söyleyemem ancak çok önemli bir düşüş olmamasını bekliyoruz.
Defence Turkey: Bu süreçte firmalarımız yurt dışı pazarlama faaliyetleri açısından bir farklılaşmaya gittiler mi? Özellikle seyahatlerin kısıtlandığı bu süreçte firmalarımız ikili görüşmeler ve pazarlama faaliyetlerini nasıl geçirdiler?
Prof.İsmail DEMİR: Telekonferans yöntemiyle temasları sürdürüyorlar. Eğer karşıdaki ülke seyahat ile ilgili bir sıkıntı çıkarmıyorsa, seyahatlerini de yapıyorlar. Tüm tedbirlerimizi alıp, seyahatlerimizi yapmaktan geri durmuyoruz. Örneğin, şu durumla hiç karşılaşmadım; Bir şirketimiz bir ihracat fırsatı gördü, “sırf Pandemiden dolayı biz bu ülkeye gidemeyiz” dedi, beklettik gibi bir durumuz yok. Geri çekilmemiz yok. Ancak tüm ülkeler bu süreçten etkilendi ve faaliyetler olabildiğince devam ediyor
Defence Turkey: Doğu Akdeniz’de Yunanistan, Fransa, Mısır gibi ülkelerle yaşanan anlaşmazlıklar neticesinde Bölge’de gergin bir atmosfer var. Türkiye’de Mavi Vatan’daki egemenlik haklarını korumak amacıyla bütün unsurlarıyla bölgede kararlı bir duruş sergiliyor. Diğer yandan Yunanistan ve Mısır gibi ülkelerinde bu dönemde mevcut filolarını kuvvetlendirmek amacıyla 2.el satın alımları kapsayan, tedarik projelerini hızlandırdıklarını görüyoruz. Türkiye’nin bu kapsamda muharip sınıfı gemi ve denizaltı projeleri de bir yandan devam ediyor. Ancak genel resme baktığımızda, silahlanmanın daha da hızlandığı bu konjonktürde, Türkiye’nin müttefik ülkelerden 2.el olarak muharip gemi tedarik etmesi gündeme gelebilir mi? Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımı nasıl olacak?
Prof.İsmail DEMİR: Türkiye, bütün opsiyonları değerlendirme durumunda. Tabii ki tercihimiz yerli üretim ve kendi platformlarımızın sahaya çıkması ama her şeyin belli bir hızı var. Yani yarın kalkıp da hadi bakayım bana bir firkateyn lazım, Ocak 2021’de ilgili tersaneye bir tane firkateyn ver demek imkân dahilinde değil. O açıdan kendi yerli ürünlerimizin kendi mecrası içerisinde teslim süresi veya başlattığımız/başlatacağımız projelerin belli bir hızı var. Beş ay sonra, sekiz ay sonra hemen kullanıma alınacak, sahada olsun, fonksiyonel olsun dediğinizde bunun ne kadar imkân dahilinde olduğu takdir edilir. O halde bu şartlar muvacehesinde, Türkiye her türlü şeyi deneyebilir.
Prof.Defence Turkey: İhtiyaç makamından bu konuda size gelen bir talep var mı?
İsmail DEMİR: Şu an bu konuda gelen bir talep yok.
Defence Turkey: Milli Muharip Uçak (MMU/TF-X) ve Ön Tasarım Aşaması Temmuz 2020’de tamamlanan HürJet Projelerinde gelinen son durum hakkında bize neler söyleyebilirsiniz? Prototip Faz ve ara çözüm motor (interim engine) ihtiyacı çerçevesinde MMU/TF-X için F110-GE-129E, HürJet için de EuroJet EJ200 turbofan motorları tercih edilmiş olsa da her iki projede de ilerleyen süreçlerde milli turbofan motorların kullanılması hedeflenmişti. Söz konusu motorların tedarik çalışmalarında gelinen son durum hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Prof.İsmail DEMİR: Süreçler kendi mecralarında gidiyor. Motor seçimi ile ilgili verilen kararlar, bu motorlar zaten ilk prototip uçaklar için düşünüldü. Belli sayıda uçaklarda muhtemelen yapılamayacak ama nihai anlamda, yine kendi motorlarımızı bu uçakları yetiştirebilmek. Tabii şu durumda var, bir motor seçersiniz ve uçak ona göre tasarlanır biz onun da farkındayız. Prototip için seçtiğimiz motorlarla, geliştirdiğimiz motorların belirli parametrelerde birbirine yakın olmasını hedeflediğimiz için, zaten bu motorları seçtik. O açıdan projelerimizin daha da hızlanması lazım diyoruz. Önemli aşamalar kat ettik. Zaman zaman gözden geçirme toplantıları yapıyoruz, gidişatı analiz ediyoruz.
Defence Turkey: 2019 yılında iki bataryadan oluşan ilk sistemi teslim edilen ve ikinci sistem tedariki için Rusya Federasyonu ile görüşmeler yapılan S-400 Triumph Uzun Menzilli Bölge/Hava Füze Savunma Sistemi, 2016 yılında TÇD’sı yayımlanan, 15 Ocak 2018’de Aselsan Roketsan, TÜBİTAK SAGE İş Ortaklığı ile SSB arasında sözleşmesi imzalanan ve 2021-22 yılında hizmete gireceği açıklanan SİPER (HİSAR-U) Milli Uzun Menzilli Hava Savunma Füze Sistemi ve EuroSam ile işbirliği içinde yürütülen Geliştirilmiş Uzun Menzilli Bölge/Hava Füze Savunma Sistemi (GUMS) Projelerinde gelinen son durum hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?
Prof.İsmail DEMİR: HİSAR ile ilgili belli bir olgunluğa geldik, SİPER zaten anons edildiği zamandan önce başlamış bir projeydi. Orada çoklu bir konsorsiyum var onun daha efektif işlemesini bekliyoruz. Çünkü konsorsiyumun iş paylaşımı konusunda bir üye biraz yavaş kaldığı durumda diğer üyeleri de etkiliyor. O konuda biraz daha net ve sıkı bir denetim gerektiğini görüyoruz. Ancak Eurosam konusuna gelirsek, Eurosam ile başlatılan proje bir tanımlama projesiydi. Tanımlama çalışması sonuçlandı. Bazı veri alışverişi ile ilgili bu üç üyeden bir tanesinin biraz geride kalması durumu oldu, onlar da çözüldü. Zaten tanımlama çalışması şu anlama geliyor, üç ülke kendi ihtiyaçlarını tanımlayıp, bu ihtiyaçları ortak bir kümede buluşturup, o kümeye yönelik bir ortak ürün geliştirmeye gideceklerdi. Ortak ürün geliştirmenin fiilen kendisi başlamadı ama ortak çalışma ve tanımlama dokümanı hazırlandı. Bundan sonra yeni bir imza ile yeni bir anlaşmanın başlaması gerekiyor. Tanımlama kısmında Fransa'da olumlu bir adım attı çok fazla bir sorun olmayacak gibi görünüyor.
Defence Turkey: Rusya’dan tedarik edilen ilk S-400 sisteminin kurulumu ve kullanımın durumu da kamuoyu tarafından çok merak ediliyor? 2.sistemin tedariki konusunda da neler söylemek istersiniz?
Prof.İsmail DEMİR: S400 ile ilgili söylediklerimiz benzer. 2 tane sistem konuşuyorduk 1. sistem zaten teslim edildi şu an Türkiye'de. Kullanıcı makamı bunu istediği şekilde, istediği mekânda, istediği performansta kullanabilir. Bu durum artık tamamen kullanıcının inisiyatifinde. Bu konuda şöyle bir beklenti var. Kullanıcı bunu hangi mekânda? hangi şekilde? Kaç saat kullanacak? hangi kapasitede kullanacağını deklare edecek. Böyle bir şey beklenmemeli, bu haksızlık. Kullanıcı makamı iseniz belirli sırlarınızın ve stratejilerinizin olması gerekiyor. Kullanıcı makamın elindeki hazır ürünle ne yaptığını açıklamak durumunda değil açıklaması da beklenmemeli. Burada ülke olarak bir duruşumuzun olması lazım.
2.sistem ile ilgili olarak ortak üretim ve teknoloji gibi belirli alt şartlar var. Burada da belirli bir yere geldik. Bunun hayata geçmesiyle beraber, üretimin başlanması için bir ön şart olduğu için, ön şartların bir an önce hayata geçmesini bekliyoruz. Çünkü alımı yaptığımız zaman ön şartlarla ilgili kaldıracı kaybediyorsunuz. Biz bu kaldıracı kaybetmemek için bir adım biz, bir adım onlar şeklinde sürdürmek istiyoruz.
Defence Turkey: Biraz diğer projelere de kısaca soracak olursak, 9 Kasım 2018 tarihinde imzalanan Euro3,5 Milyar değerindeki ALTAY AMT Seri Üretim Projesi Sözleşmesi tanklarda kullanılacak EuroPowerpack güç paketinin Türkiye’ye satışına yönelik ihracat lisansının Alman Hükümeti tarafından onaylanmaması nedeniyle uzun bir süredir seri üretimi yönelik çalışmalar hayata geçemedi. Güç paketine ilişkin ihracat lisansı konusu çözüme konusunda herhangi bir gelişme var mı? Proje takvimi ne zaman başlayacak? İhracat lisansı için daha ne kadar bir süre beklenilmesi gündemde? Tanklarda kullanılacak yerli güç paketi için başlatılan çalışmalar öngörülen takvimde tamamlanabilecek mi?
Prof.İsmail DEMİR: Belki kamuoyunda haksız şekilde dillendirilen neden üretim başlamadı diye bir tepki var. Şimdi prototip üretilirken bir güç paketi seçilmiş ve biz firmaya diyoruz ki bu prototip üzerinden üretim yapacaksın. Eğer prototipin üzerine geliştirildiği güç paketini kaynak ülke vermekten vazgeçtiyse burada seri üretim yapacak tarafı suçlamak hakkaniyetli olmuyor. Onlar da bizim de desteğimizle çözüm arıyorlar, kendi motor geliştirme projemizin yanında başka bir ülke ile beraber devam edebilir miyiz üzerine çalışmalarını çok geniş bir şekilde yaptılar. Orada dahi sadece güç paketinin değil, güç paketi ile ilgili belli bir aksamında söz konusu olduğu çok aktörlü bir durum ortaya çıktı. Yani bir ürün sadece bir yerden gelmeyebiliyor çok küçücük bir parça bile eğer başka bir ülkeden geliyorsa onunla ilgili de önünüzün açık olması gerekiyor. Başka bir ülkeden motorla ilgili belli bir aşamaya gelindi, bir taraftan da yerli motor ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İlk aşamada tankın üretim, prototip aşamasında oluşturulan kısıtlı sayıdaki birkaç motorla başlayabilir ama niye başlamadı derseniz 3-4 tane tank üretip beş sene, iki sene beklemenin bir anlamı yok. Arka arkaya gelecek şekilde bir zincir oluşturup, bunu yaparsak, başlayacağız. Buradaki vurgulamak istediğim konu tank konusu kamuoyu tarafından bayağı önemsendi ama tekraren, bizim elimizdeki tanklarla ilgili yaptığımız iyileştirme çalışmaları gerçekten önemli bir aşamaya geldi. Önemli bir performans artışı sağladık. O açıdan Türkiye, tank açısından iyi bir durumda. Tabii ki yeni tankımız çıksın onu da görmek istiyoruz ama burada çok büyük bir boşluk olmadığının da bilinmesi gerekiyor.
Defence Turkey: Almanya dışında bir opsiyon üzerinde çok olumlu bir gelişmeler kat edildiğini anlıyoruz? Devam eden bu süreç konusunda neler söylersiniz?
Prof.İsmail DEMİR: Eğer bir noktada blokaj varsa oturup bekleyemezsiniz. Süreç konusuna gelirsek birileriyle bir şeyler görüşüyorsunuz, bir aşamayı geçiyorsunuz ama bir komponentte takılabiliyorsunuz. Biz, bütün gücümüzle süreci en iyi şekilde götürmeye çalışıyoruz. Ve nihayetine de geldik gibi. Bazen çok küçük bir konu hiç ummadığınız kadar uzayabiliyor. Pratik olarak aslında sonuna gelindi ama tabii bir de kalifikasyon süreci var. Güç paketini kendi ürününüze de kalifiye etmeniz gerekiyor.
Defence Turkey: Bu kalifikasyon sürecinde belirli bir zaman kaybı da olacak öyleyse?
Prof.İsmail DEMİR: Bu ürünle ilgili yüklenicinin inisiyatifi dışında bir blokaj olduysa, bu mücbir sebebe giriyor. O zaman ne yapacaksınız. Hazır raftan alıp platforma koyacağınız bir ürün de değil. A ürünü olmadı B ürününü kullanırım diyeceğiniz bir konu değil. Bir kere tedarik edilecek güç paketi ile ilgili ülkeyle, o şirketle anlaşılması bir süreç, sonrasında o sistemin kendi ürünümüze takılması ve ürün üzerinde kalifiye edilmesi de bir aşama ki daha ülkeyle konuşma, anlaşma şartlarını olgunlaştırma, bir sürü konu var.
Defence Turkey: Sayın Prof. İsmail DEMİR, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
NOT: DEFENCE TURKEY ÖZEL HABERİDİR. KAYNAK GÖSTERİLMEDEN KULLANILAMAZ.