Date: 16 Nisan, 2023
Zeynep CANGIR
15 Nisan günü İMECE Yer Gözlem Uydusu Fırlatma Programı canlı yayınında TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan MANDAL 6 yıllık bir çalışmanın ve 200’e yakın çalışanın emeği olan İMECE uydusunun kullanım bakımından önemine şu sözlerle değindi: “Tabii fonksiyonları açısından, işlevleri açısından bakıldığı zaman hem savunma hem güvenlik; sivil uygulamalar açısından da çevre-şehircilik, tarım-orman ve afet odaklı birçok fonksiyonu olan bir uydumuz olacak.” İMECE’nin yerli ve milli üretilmesinin yanı sıra dünyada rekabet unsuru açısından sadece uydu yapan değil yüksek çözünürlüğe sahip uydu yapan ülkelerden biri noktasına gelindiğini dile getiren Prof. Dr. Hasan MANDAL İMECE’nin teknik özellikleri ile ilgili şu bilgileri verdi: “… tek bir seferde 1000 kilometrelik şerit uzunluğunda, 16 km genişliğinde ve çözünürlüğü 99 cm olan bir uyduyu inşallah bugün fırlatıyor olacağız.”
MANDAL, İMECE’nin en kritik bileşenleri olan; yüksek çözünürlüğü sağlayan elektro-optik kamerası, yazılımları da dahil olmak üzere uçuş bilgisayarı, tüm alt bileşenleriyle birlikte yörüngesel yönetim kontrol sistemi, elektrikli itki motoru, güç dağıtım ünitesi ile %90’a yakın kritik bileşenlerinin tasarlandığını, geliştirildiğini, üretildiğini ve entegre edildiğini ifade etti. MANDAL, İMECE’ye olan talepten de söz etti: “…bunları yapıyoruz ama bizden bunu talep eden var mı? Evet. Artık biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, ülkemiz olarak burada teklif de verebilen, ihalelere girebilen ve şu anda dost müttefik ülkelerimizde de bileşenlerimizi bizi üretme noktasında olan bir ülkeyiz. Bu bizim için önemli bir gurur.”
Yüksek irtifada rüzgâr sebebiyle fırlatmanın ertelendiği 14 Nisan günü, İMECE Yer Gözlem Uydusu Fırlatma Programı canlı yayınında Sanayii ve Teknoloji Bakanı Mustafa VARANK, İMECE’nin milli savunma başta olmak üzere; afet yönetimi, tarım ve ormancılık, çevre ve şehircilik gibi birçok alanda Türkiye’ye önemli kabiliyetler kazandıracağına dikkat çekti. “İMECE tüm aşamalarıyla Türk mühendisleri tarafından tasarlandı, geliştirildi ve üretildi. Proje kapsamında bu uydunun yüksek çözünürlüklü elektro-optik kamerası, yeni nesil uçuş bilgisayarı ve yazılımları, yörünge düzeltme ve çarpışmadan kaçınma manevraları için elektrikli itki motoru, yönlendirilebilir anten, hassas yönelim bilgisi sağlayan yıldızizler, güneş algılayıcı gibi yüksek teknolojiye sahip alt sistemlerini de yerli kabiliyetlerle işte burada TÜBİTAK UZAY’da gerçekleştirdik.” diyen VARANK, geliştirilen uzay teknolojilerinin savunma alanındaki dışa bağımlılığı en aza indireceğini ifade etti. VARANK, “Türkiye’nin metre altı çözünürlükteki ilk yerli ve milli uydusu. Yani bu uyduyla yeryüzündeki objeleri 680 km yukarıdan en küçük ayrıntısına kadar görebileceğiz.
Ülkemizin askeri ve sivil amaçlı yüksek çözünürlüklü görüntü ihtiyacını bu uyduyla karşılayacağız.” dedi ve İMECE’nin, yörüngedeki testleri tamamlandıktan sonra HvKK envanterine gireceğini belirtti. İMECE ile birlikte fırlatılan diğer 3 uyduya da değindi: “İMECE ile birlikte yine TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen görüntüleme uydusu AKUP, ASELSAN ve GÜMÜŞ firması iş birliğiyle üretilen görüntüleme uydusu KILIÇSAT, PLAN-S firması tarafından üretilen nesnelerin interneti ve görüntüleme uydusu CONNECTA T2.1 Küp uyduları da aynı roketle uzaya fırlatılacak. Gerçekten ilk defa Türkiye tarihinde 4 tane uydumuz aynı anda uzaya gitmiş olacak.”
Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR, 14 Nisan günü yaptığı konuşmasında, günümüzün ve geleceğin dünyasını şekillendirmede kritik bir nokta olan uzay ve siber uzay teknolojilerindeki çalışmaların ülkemiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz için önemine şöyle dikkat çekti: “Özellikle uzay ve siber uzay alanında üstünlüğü ele geçirmek ve bu konuda başarılı olmak, bu konuda mesafe kat etmek gerçekten hepimizin boynunun borcu. Niçin? Müteakip aşamada hemen önümüzdeki dönemde, önümüzdeki yıllarda artık Türk Kara Kuvvetleri’nin, Türk Deniz Kuvvetleri’nin, Türk Hava Kuvvetleri’nin operasyonlarını başarılı bir şekilde ve güvenli bir şekilde yapabilmeleri için buna ihtiyacımız olduğunu biliyoruz.” AKAR, İMECE uydusunun TSK ve tüm kurumlar için önemine şu sözlerle dikkat çekti: “TSK’nin tabii ki keşif, gözetleme ve hedef istihbaratına da yönelik ihtiyacını kendi imkanlarımızla dünyanın her yerinden yüksek çözünürlüklü uydu görüntüsü ile karşılayacak hale geleceğiz. Yani diğer bir deyişle hem Amik Ovası’nı göreceğiz hem Himalayalar’ı görebileceğiz ihtiyaçlarımız doğrultusunda. Ayrıca tüm kamu ve kurum ve kuruluşlarımızın uydu görüntüsü ihtiyacı oluyor. Bu depremde bunu çok açık bir şekilde gördük. Bunlar da çok hızlı bir şekilde etkin bir şekilde bu uydu vasıtasıyla karşılanacak.”
İMECE uydusunun yörünge testleri ve kabul aşamalarının tamamlanması sonrasında envantere alınacağını dile getiren AKAR, komuta kontrolün de HvKK’de olacağını belirtti: “… İMECE uydusunun komuta kontrolü Türk Hava Kuvvetleri’nde olacak. Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde kurulmuş olan keşif uydu taburu bu faaliyetleri icra edecek. Bunun için her türlü hazırlıklarımız tamamdır. Böylece aynı yer istasyonunda birden fazla uydunun komuta ve kontrolünü gerçekleştiren sayılı askeri güçlerden biri haline gelmiş bulunuyoruz.”
15 Nisan günü yaptığı konuşmasında ise “… burada bizim Türk Hava Kuvvetleri bu konuyla yakından ilgilenmekte. Bu işin içinde bu manada bizim kurduğumuz bir keşif uydu taburumuz var. Bu taburumuzdaki sevk ve idare konusunda komuta kontrol bakımından arkadaşlarımız da her türlü hazırlıklarını yaptılar, çalışmalarını yaptılar, eğitimlerini aldılar ve sizlerle gerekli koordinasyonu sağlamak suretiyle en etkin şekilde, uydu faaliyete geçtikten sonra tüm fonksiyonlarıyla, bunlardan da azami ölçüde istifade edebilecek durumdayız. Ve bunun hem yönetimi hem de çıkan ürünlerin ilgili kurumlarla etkin bir şekilde zamanlı bu şekilde paylaşılması da önemli husus olacak. Tabii bizim burada yaptığımız askeri faaliyetler var, savunma ve güvenlikle alakalı. Bu faaliyetlerimizde çektiğimiz bazı sıkıntılar vardı, bazı ihtiyaçlarımız vardı.
Bu uydu o ihtiyaçlara büyük ölçüde cevap verecek ve çok daha rahat bir şekilde, çok daha süratli bir şekilde, etkin bir şekilde. Bize düşen vatanımızı milletimizi savunma. Karada, denizde, havada ve semalarımızda, denizlerimizde etkinliğimizi artırmak bakımında da bizim işimizi çok rahatlatacak.” diyen AKAR, Türkiye’deki teknolojik faaliyetlerin ve gelişmelerin NATO için olan önemine de dikkat çekti: “Her zaman söylediğimiz gibi Türkiye’nin güçlü ve büyük olması, TSK’nin güçlü ve büyük olması, sadece bizimle alakalı değil. İçinde bulunduğumuz NATO ittifakı için de büyük bir değer. Onlar için de büyük bir katkı sağlayacağını da herkesin görmesi ve bilmesi lazım ve bu manada zaten bugüne kadar da bundan önce de yaptığımız çalışmalarda NATO’ya bildiğiniz gibi 70 yıldan fazla süredir en etkin şekilde bütün kartlarımızı sağladık. Bize verilen bütün sorumlulukları da en etkili şekilde yerine getirdik.”
15 Nisan günü yapılan fırlatma programında İMECE Proje Yöneticisi Emir Serdar ARAS Kaliforniya’dan bağlandığı canlı yayında İMECE’nin ve diğer uyduların önemine değindi: “Yaklaşık 40 günlük bir fırlatma kampanyası geçirdik. Çok heyecanlıyız. Bugünlere çok zor geldik ama bugünleri yaşamamızın yegâne sebeplerinden biri RASAT ve Göktürk 2 uydularıdır…
İMECE’nin kelime anlamını da aslında vurgulamak istedik. İMECE Türkçe'de birlikte yapmanın, birlikte bir işleri başarmanın simgesi. Kelime anlamı olarak biz de TÜBİTAK UZAY olarak, sadece TÜBİTAK uzay değil, hem Ankara'da Türkiye'nin birçok bölgesinde bulunan sanayi kuruluşlarıyla, TÜBİTAK'ın diğer enstitüleriyle, TÜBİTAK UME, TÜBİTAK MAM, TÜBİTAK enerji enstitüsü ile birlikte ve diğer paydaşlarımızla birlikte, bu uyduyu tamamen; tasarımından başlamak üzere, üretim montaj ve entegrasyon testleri dahil olmak üzere, yurt içindeki kabiliyetlerimiz ile yaptık. Fırlatmaya kadar bu uydu bizim beynimizden tam vuku bulana kadar dünya üzerinde, hiç yurt dışına çıkmadan geliştirildi, üretildi ve test edildi. Tabii bu büyük bir gurur bunu başarabiliyor olmamız. Türkiye bundan önce yüksek çözünürlüklü görüntü tedarik eden bir ülke konumundan yüksek çözünürlüklü uydu yapabilen konuma geldi.”
15 Nisan Günü TÜBİTAK UZAY Enstitü Müdürü Mesut GÖKTEN, İMECE uydusunun yapım süreci ve teknik özelliklerine değindi: “İMECE tabii 6 yıllık bir emeğin sonucunda ortaya çıktı. İMECE’nin şöyle bir güzelliği var. Aslında proje başlamadan önce alt sistemleri, yerli sistemleri geliştirmek için ayrı ayrı projeler de başlatmıştık. Genelde uydu projeleri başladığında ekipman mı yapalım, uyduyu mu yapalım o şeye düşüyorduk, takvim baskısından dolayı. Ama ekipmanların daha önce başlamış olması hem TÜRKSAT 6A'da hem İMECE’de bize çok fayda sağladı ve yerlilik oranının artmasında faydası oldu... Uydumuz 5 yıl boyunca en az, hizmet vermesini bekliyoruz 700 kilometrelik yörüngesinde. Bu yörüngede 99 cm çözünürlüklü görüntüler verecek. Hem Ahlatlıbel’de bulunan yer istasyonuyla hem de TÜBİTAK uzayda bulunan yer istasyonuyla haberleşecek. Ve diğer uydularımızla şu anda görev yapan Göktürk-2 ve Göktürk-1 ile senkron şekilde çalışarak Türkiye’nin görüntü ihtiyacını karşılayacak ve bu alandaki kapasitesini de artıracak. Evet yerlilik oranına vurgu yapıyoruz sürekli. 35 ekipmanımız burada üretildi ve uyduya entegre edildi.
Sadece asıl ekipmanlar değil, yedek ekipmanlar, hem Göktürk-2’den gelen ekipmanlar hem RASAT’tan gelen ekipmanlar hem de bu proje için özellikle geliştirdiğimiz ekipmanlar uyduda yer aldı. Aslına bakarsanız neredeyse 2 uydu var bu 700 kg’da. Normalde platform ağırlığının 500 kg civarında olmasını bekliyoruz. Bir sonraki aşamada bu platformu daha da küçülteceğiz. Yedeklikten dolayı olan ekipmanları çıkartacağız ve özellikle daha düşük yörüngelere attığımız zaman, 500 km gibi yörüngelere attığımız zaman kamera üzerinde de bu yörünge için tekrar tasarım değişiklikleri yaptığımız zaman, 50 santimetrelik bir çözünürlüğü de rahatlıkla elde edebileceğiz. Aynı zamanda tabii ki bu bizim ihracat kapasitemizi de arttıracak, açacak önümüzü. Ekipmanlarımızın tamamına bu fırlatmadan sonra inşallah tarihçe kazandırmış olacağız. Bu konuda da ilgi duyan ülkeler firmalar var. Onlara da inşallah yakın zamanda ihracat müjdelerini vereceğiz diye ümit ediyoruz.”