Tarih: 13 Şubat, 2024 Güncelleme: 22 Aralık, 2024
SAHA Milli Havacılık Endüstrisi Çalıştayı’nda milli havacılık endüstrisinin mevcut durumu, Türk Akreditasyon kurumu AS 9100 Belgelendirme faaliyetleri konusunda sunumlar yapılırken, üretim ve tedarik süreçlerinde kalite sertifikasyonu konusu bir panelde masaya yatırıldı.
Panel'in ardında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Roketsan Genel Müdürü Murat İKİNCİ,SAHA olarak özellikle savunma ve havacılık endüstrisinin önünde engel olarak görülen akreditasyon ve sertifikasyon konularında milli ve yerli çözümlerin oluşturulabilmesi için çok büyük gayret gösterdiklerini belirtti.
Sektörün de katılımıyla dünya standartları içerisinde yer alan bazı kalifikasyonların milli ve yerli olarak gerçekleştirilmesini sağladıklarını ifade eden Murat İKİNCİ, Roketsan olarak ilk defa AS 9100 sertifikasyonunu kendi milli ve yerli denetçileriyle başarıyla tamamladıklarını vurguladı. “Bizler SAHA olarak aslında Türk havacılık ve savunma endüstrisinin gelişmesi ve dünya standartlarının üzerinde bir yapıya kavuşması için ciddi gayretler gösteriyoruz. Milli endüstrileşme grubumuz da bu gayretlerin içeresinde aslında SAHA olarak hem havacılık hem de savunma sektörüne kalite ve sertifikasyon alanındaki çalışmalarıyla katkı yapmaya gayret gösteriyor.
Bugün ulunduğumuz çalıştayın temel gayesi aslında Türk havacılık endüstrisinde yüksek standartların dünya kalite standartlarına göre tekrar elden geçirilmesi ve bu konuda tekrar sektörün katılımıyla dünya standartları içerisinde yer alan bazı kalifikasyonların ürünlerinin de milli ve yerli olarak gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır.
Bu konuda bizim çalışma grubumuzun yaptığı çalışmaların neticesinde Roketsan olarak ilk defa AS 9100 sertifikasyonunu kendi milli ve yerli denetçilerimizle ve kuruluşlarımızla başarıyla bu sertifikasyon sürecini tamamladık. AS 9100 sürecinde aslında Türk Loydu üzerinden Türkiye’de yüksek havacılık standartları gerektiren işlerle ilgili çalışmalarımızı bir üst noktaya çıkarttığımızın da en net göstergesi. Bundan sonraki aşamalarda dünyanın geri kalanında olduğu gibi Türk havacılık endüstrisinin çok daha üst standartlara ulaşabilmesi için kendi denetçilerimizi de yetiştirebilecek bir alt yapıyı kurgulamak ve milli ve yerli imkanlarla havacılık endüstrisinin ihtiyaç duyduğu yüksek kalite standartlarını geliştirme noktasında kendi know-how’ımızı oluşturacak bir noktaya hızla ilerlemek istiyoruz.”
Dünya’da uzay alanında çok ciddi yatırımlar yapıldığını ve geleceğin teknoloji arasında ülkelerin en fazla öne çıktığı alanların başında geldiğini vurgulayan İKİNCİ, Roketsan’ın uzay çalışmaları ve Türkiye’nin ilk astronotu Alper GEZERAVCI’nın uzay misyonu hakkında şunları söyledi. “Dünya’da uzay alanında çok ciddi yatırımları var. Aslında uzay, geleceğin teknoloji alanlarında ülkelerin en fazla öne çıktığı alanların başında geliyor. Türkiye de bu yarışın arkasında kalmamak için çok ciddi yatırımları ve projeleri hayata geçiriyor. Türkiye Uzay Ajansı’nın açıklamış olduğu bir uzay programı var. Bu program dahilinde Alper GEZERAVCI misyonunu tamamlayıp ülkemize sağlıklı bir şekilde döndü. Orada yaptığı çalışmaların Türkiye’nin uzay çalışmalarına çok ciddi katkı yapacağını biliyoruz.
Aslında yaptığımız şey uzay yarışında kendi milli ve yerli teknolojilerimizi kullanılarak Türkiye’yi rekabet eden ülkeler arasında ön sıralara taşımaya gayret göstermek. Roketsan bu alanda ülkemizin uzaya bağımsız erişimini sağlamak için görevlendirildi. Kendi yerli ve milli teknolojimizi kullanarak; bunların içinde kendi seyrüsefer sistemlerimiz, sıvı ve katı yakıt motorların geliştirilmesi, bazı niş alanlarda özellikle teknoloji geliştiren ileri malzeme kısmıyla ilgili bütün çalışmaları Roketsan iş ortaklarıyla beraber gerçekleştiriyor. Uzay ekosistemini artık havacılık ekosisteminden ayırmak da çok mümkün değil. Bu iki ekosistem birbirinin içine geçmiş durumda. Türkiye savunma sanayinde kazanmış olduğu başarıyı bir üst seviyeye kendi uzay teknolojileriyle taşımak istiyor. Önümüzdeki dönem içerisinde Sonda Roketi atışlarımız var, Mini Uydu Fırlatma Sistemimizin atışı olacak. Bunlardaki gaye dünyada gelişen uzay endüstrisi içerisinde ülkemizi de tek başına ticari uydu fırlatma kabiliyetine sahip bir aşamaya getirmek.”
Son dönemde gerçekleşen seri üretim anlaşmalarına değinen İKİNCİ, seri üretim sözleşmelerinin üst üste gelmesi aslında şu ana kadar biriken ihtilaçların bir noktada sözleşmeye bağlanması ve bundan sonraki üretim süreçlerine dahil edilmesiyle ilgili olduğunu söyledi. İKİNCİ, “Bu seri üretim sözleşmelerinin sonrasında da yeni sözleşmeler ile inşallah biz yerli ve milli ürünlerimizi başta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hizmetine sunup sonra da ihracat potansiyeli olarak değerlendirmeyi düşünüyoruz.” dedi.
Roketsan’ın üretim kapasitesi hakkında da açıklamalarda bulunan İKİNCİ son üç yılda 500 Milyon dolardan fazla bir miktarı üretim altyapıları için harcadıklarını vurguladı. “Çok daha üst seviyelerde de seri üretim yapabilecek kapasiteye sahip Roketsan. Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları değil, aynı zamanda dünyada şu an mühimmat alanında çok büyük bir ihracat potansiyeli var. Bunu da yakalayıp, Türk savunma sanayinin Pazar payında anlamlı bir pay almasını amaçlıyoruz. Roketsan bu anlamda en hızlı büyüyen savunma şirketleri arasında ön plana çıkıyor. Bunda sonraki dönemlerde de inşallah ihracat olarak çok daha hızlı bir büyüme sürecine şahit olacağız.”