Tarih: 28 Nisan, 2020
Savunma Sanayi İmalatçılar Derneği (SaSaD) tarafından her yıl Nisan-Mayıs dönemde sektör oyuncularından toplanan veriler sonrasında hazırlanan Savunma Sanayi Sektör Performans Raporunu, 26 Nisan’da yayınlandı. SaSaD web sitesinde yayınlanan verilere göre 2019 yılı savunma sanayi yurt dışı satış gelirleri 3,068 milyar dolar olurken, toplam yurt içi ve yurt dışı satışlar toplamı ise 10.884.milyar dolar oldu. Açıklanan veriler ışığında ithalat 3,088 milyar dolar olurken, Ar-Ge harcamaları ise 1,672 milyar dolar olarak gerçekleşti. Toplam istihdam ise 73.771’ye yükseldi.
2019 yılının aralık ayının son günlerinde TIM tarafından, Savunma Sanayi ihracat gelirleri 2 milyar 740 milyon 988 bin dolar olarak açıklanmıştı. SaSaD üyelerinden toplanan en güncel veriler ve döviz kazandırıcı hizmetlerin de bu son verilere eklenmesiyle, 2019 yılı yurtdışı satış gelirleri 3,068 milyar dolara yükseldi. 2018 yılında yurt dışı satışı geliri ise 2,188 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.
SaSaD verilerine göre 2019 yılı kişi başı cirosu bir önceki yıla oranla %13 artışla 147,539 bin Dolara yükselirken, Toplam alınan siparişlerde ise bir önceki yıla göre %12,56 oranında azalma yaşandı. 2018 yılında toplam alınan siparişler 12,204 milyar dolar iken 2019 yılında bu rakam 10,671 milyar dolar olarak gerçekleşti
2019 yılındaki bu önemli yükselişin ardından, 2020 yılının ilk iki ayında da savunma sanayi ihracatı bir önceki yıla oranla %5 artış göstermiş ancak mart ayı ile birlikte ortaya çıkan yeni tip coronavirüs salgını nedeniyle, ihracat rakamları, her sektörde olduğu keskin bir düşüş yaşayarak, bir önceki yılın aynı ayına göre %49,5 oranında azalmıştı.
Tüm bu gelişmelerin ışığında, SaSaD Genel Sekreteri Hüseyin Baysak, dergimize, hem sektörün 2019 yılı performansını hem de COVID-19 salgının sektöre yansımalarını, alınan tedbirleri ve SaSaD bünyesinde yapılan çalışmaları değerlendirdi. Video Özel haberimizi de isterseniz buradan da takip edebilirsiniz.
Defence Turkey: Sayın Baysak, günümüzde tüm dünyayı saran salgının sektöre etkilerini değerlendirmeye başlamadan önce sizinle Savunma ve Havacılık Sanayi’nin geçen yılını matematiksel ve grafiksel olarak detaylı olarak incelemek isteriz?
Hüseyin Baysak: İyi haberlerle başlamak herhalde daha iyi olacaktır. Geçtiğimiz 2019 yılının Sektör Performans Metriklerinin oluşturulmasını yeni tamamladık ve birkaç gün önce Savunma Sanayi Başkanlığı’nın onayı ile yayınladık. Sektör 2019 yılında çok başarılı bir performans göstermiş görülüyor. Hemen tüm metriklerde olumlu gelişmeleri görüyoruz. Kısaca inceleyecek olur isek, ciromuz önceki yıla göre %19,5 artış ile 10.884.081.347$ olurken, Yurt Dışı Satış Gelirleri (YDSG) ise önceki yıla göre %40,21 artış ile 3.068.519.809$’a yükselmiştir.
YDSG yanında, Sektör İhracatının da benzer şekilde güzel bir gelişmesi var. İhracat bir önceki yıla göre %34,6’lık artış ile 2.741.988.000$ seviyesine ulaşmış bulunuyor. İthalatta, cirodaki artış ile aynı düzeyde olmayan bir artış yaşandı ve %26,11’lik bir artış ile 3.088.465.821$ ithalat gerçekleşti. İstihdamda 2018’e göre %9,71’lik bir artış sağlandı ve 73.771 kişi sektörde çalışan sayımız oldu.
Sektörümüzde yürütülen ürün ve teknoloji geliştirme çalışmalarında da benzer güzel gelişmeler kaydedilmiş durumda. 2018’e göre %15,44’lük bir artış ile 1.672.052.468$’lık bir harcama, bu kalemde gerçekleşmiş olup, bu tutarın 1.423.067.193$’ı Ürün Geliştirme 248.985.275$’ı Teknoloji Geliştirme kapsamında harcanmıştır. Toplam Üretim Geliştirme ve Teknoloji Geliştirme harcamasının %19,8’lik kısmı 331.291.055$ öz kaynak (sektörün oyuncularının kendi öz kaynaklarından yaptığı harcamalar) harcamalarıdır. Sektörün yıl içerisinde alınan yeni siparişlerinde ise geçtiğimiz yıla oranla %12,56’lık bir azalma olmuş ve 10.671.519.679$ olarak gerçekleşmiştir. Rakam olarak baktığımızda sektörün bir yıllık cirosunun karşılığı olan yeni siparişin geçtiğimiz yıl içerisinde gelecek yıllara göre alınmış olduğunu görüyoruz.
Bu gelişmeler sevindirici ve sektörün kazandığı yetkinlik ve yeteneklerin sürdürülebilirliği açısından da çok değerli olduğunu kıymetlendiriyoruz. Önümüzdeki günlerde bu verileri matematiksel ve grafiksel olarak da gösterimini yaparak, ekleyeceğimiz analizlerle tam bir rapor haline getirerek paydaşlarımızla paylaşacağız.
Defence Turkey: 2019 Aralık ayında TIM tarafından açıklanan verilerde Türk Savunma Sanayi İhracat gelirleri 2,741 Milyar Dolar olarak deklare edilmişti. Sizin, SaSaD olarak verdiğiniz verilerle TIM verileri arasında nasıl farklar var?
Hüseyin Baysak: SaSaD olarak biz ihracat demiyoruz. Yurtdışı Satış Gelirleri ifadesini kullanıyoruz. Savunma Sanayi İhracatçılar Birliği gümrüklerden geçen ve gümrük tarife pozisyon numaraların da yer alan kalemlerin ihracat tutarlarını, ihracat toplamı olarak yayınlıyor. Ancak biz, yurtdışında sektör oyuncularımızın yapmış olduğu mühendislik çalışmaları, çeşitli destek faaliyetleri neticesinde kazanmış oldukları dövizi, yurt içine getirmeleriyle ilgili döviz kazandırıcı hizmetleri de bu ihracat rakamının üzerine ekleyerek, bunu Yurtdışı Satış Gelirleri olarak tanımlıyoruz. Sonuç itibariyle, ihracat tutarımız 2,742 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bunun üzerine iyi gelişme gösteren yaklaşık 378 milyon dolarlık döviz kazandırıcı hizmetleri de eklediğimizde 3,068 milyar dolarlık rakamı elde etmiş oluyoruz.
Defence Turkey: Yurtdışı Kazandırıcı Hizmetlerin içine Sivil Havacılık, MRO ve Askeri Tersanelerden gelen verileri de ekliyorsunuz değil mi?
Hüseyin Baysak: Bu verileri toplarken savunma, askeri ve sivil havacılık, MRO (Deniz, Hava, Kara), ana yurt güvenliği alanlarında yapılmış tüm faaliyetlerin verilerini topluyoruz.
Defence Turkey: Bu yıl ithalat ve ihracat verilerinin neredeyse eşitlendiğini görüyoruz. İthalat ve İhracat verilerinin dengede olması ne anlama geliyor?
Hüseyin Baysak: İhracatta %34,6’lık bir artış kaydedildi. Önceki yıllarda bu %18-19 seviyelerinde idi. 2019 yılında başarılı ve verimli bir yıl geçirdik. İthalatla ilgili olarak da Savunma Sanayi Başkanlığının başlattığı yerlileşme ve millileşme çalışmaları kapsamında bazı ithal kalemlerin yerlileşmesinin tabi ki etkisi de oluyor. O nedenle önceki yıllarda %80-%90 seviyelerinde olan ithalatın-ihracatı karşılama oranı mevcut iken bu yıl neredeyse i%100’ünü ithalatın-ihracatı karşıladığını söyleyebiliriz.
Defence Turkey: Ar-Ge ve Ür-Ge harcamalarında kayda değer bir artış var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Hüseyin Baysak: Türk Savunma Sanayi, Teknoloji ve özellikle Ürün Geliştirme tarafını ciddi şekilde kaynak ayırıyor. Hem devlet tarafından desteklenen projelerle hem de öz kaynak tarafından yaratılan bir fon ile yürütülüyor. Biz hemen hemen her yıl aşağı yukarı %15-%18 arasında bir önceki yıla göre bir artışı gözlemleyebiliyoruz. 10 milyara Dolara ulaşan bir ciro içerisinde, 1,6 -1,7 milyar dolarlık Ürün Geliştirme ve Teknoloji Geliştirme harcaması için neredeyse %16-%17’lik bir harcamadan bahsediyoruz. Gayri Safi Yurt İçi Hasılasında Ar-Ge harcamaları neredeyse %1 olarak teşekkül ediyor. Savunma Sanayinde ise %16-%17 seviyesinde ürün geliştirme ve teknolojiye kaynak ayrılıyor.
Defence Turkey: Sayın Baysak, günümüze dönersek, 2019 yılında paylaşılan bu rakamlar, savunma sanayimiz için umut verici seviyeydi. Fakat 2020 yılında bu salgın dolayısıyla yeni bir dönem başladı. Tüm dünyayı ve dolayısı ile ülkemizi de etkileyen COVID-19 salgını, Savunma ve Havacılık Sektörünü nasıl etkiledi? salgın sonrasına nasıl bakıyorsunuz değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?
Hüseyin Baysak: Küresel olarak yaşadığımız bu salgın, 10 Marttan itibaren maalesef ülkemizde de etkisini gösterdi. Sonuçların kontrol edilebilmesi ve salgın ortamından bir an evvel çıkılması için devlet ve hükümet tarafından bir dizi tedbirler alınıyor ve alınan tedbirler uygulamaya konuyor. Bu tedbirler ile, salgının yaşandığı tüm ülkelerde sokağa çıkmanın kısıtlanması, pek çok sektörde faaliyetlerin tamamen veya kısmen yavaşlatılması veya durdurulması neticesinde ekonomi de ciddi şekilde olumsuz olarak etkilendi. Türk Savunma Sanayi özeline gelecek olur isek; bu sektör, tüm ülkelerde, kritik sektörler arasında değerlendirilerek ve çalışan sağlığını da ön planda tutarak, çalışmalarına hemen hemen bütün ülkelerde izin veriliyor.
Sektör oyuncularımız, çalışan sağlığını ön plana alarak, onları koruma amacıyla, konuyla ilgili çalışma usul ve önlemlerinin tanımlandığı bir takım özel prosedürleri hazırlayarak, uygulamaya soktular. Bu kapsamda; çalışma düzeninde yeni uygulamalara geçtiler. Üyelerimizin yeni uygulamalarını tespit etmek ve çalışmalarına nasıl yönettiklerine dair bizde bu dönemde bir anket hazırladık ve kendilerine sorular yönelttik, aldığımız cevaplara göre;
· Alınan koruyucu tedbirlerle, kriz öncesi çalışma düzenini sürdüren sanayici oranının %6,82 olduğunu,
· Tesislerdeki çalışmayı durdurarak, personelin evden çalışma (uzaktan çalışma) modelini uygulamaya koyan sanayicilerin oranının %9,09 olduğunu,
· Tesiste çalışması zorunlu olanların, tesiste çalışmaya devam ederken, bir kısım personelin evden çalışması modeli ile faaliyetlerini yürütenlerin %36,36’lık oranda olduğunu,
· Mevcut personelini ekiplere bölerek ve çalışan yoğunluğunu azaltarak, kaydırılmış veya 2-3 vardiya halinde çalışanların oranının %13,64 olduğunu,
· Yukarıdaki sayılanların tümünü uygulayanların ise %31’lik oranda olduğunu, sadece %2’lik bir sanayici grubunun ise ilk iki hafta için faaliyetini durdurduğu tespit ettik.
Sonuç olarak, sektör oyuncuları normal günler ile sokağa çıkmanın kısıtlandığı günlerde, devletimizin ayrıcalık tanımasıyla faaliyetlerini sürdürmeye devam ettiler. Geçtiğimiz iki hafta sonu ve geçtiğimiz dört günlük (23 Nisan tatili) sokağa çıkma kısıtlamasının yapıldığı dönemlerde sektör oyuncularının özel izinlerle faaliyetlerine devam etmelerini sağladık. Buna rağmen, sürecin getirdiği koşullar ve haliyle personelin yaşadığı tedirginlik neticesinde bir verim kaybının yaşandığı, faaliyetlerin çıktısının maalesef beklenen ve alışılanın altında gerçekleştiğini görüyoruz. Bu gözlemlerden hareketle sektör oyuncularımızın, salgının etkileri ve bu etkilerin minimize edilmesi için tespit ve önerilerini toplandığımız 25 maddeden oluşan bir anket çalışması yaptık ve bu kapsamda hazırlanan önerileri ilgili tüm makamlarla (Savunma Sanayi Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Maliye ve Hazine Bakanlığı, İç İşleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı) bir yazı çerçevesinde paylaşıldı. Önerilerimizin pek çoğunun açıklanan destek paketinde ve takiben Cumhurbaşkanlığımızın, Maliye ve Hazine Bakanlığımızın, Sağlık ve İçişleri Bakanlıkları ile İl Valiliklerince alınan çeşitli kararlarda yer aldığını görmek bizleri sevindirmiştir. Salgın sırasında sağlık kuruluşlarının da ihtiyaçlarının karşılanması; özellikle solunum cihazı, özel personel koruyucu ekipmanların üretilmesi konusunda sektör oyuncularının mevcut mühendislik ve tasarım alt yapıları ve üretim alt yapılarını kullanılarak çözümler ürettiler ve bunları görmek sektör temsilcileri açısından bizleri ve tabi ki tüm ülke için sevindirici bir gelişme olduğunu ifade etmek isterim.
Önceki yıllarda biz, Hacettepe Teknokent ile yürütülen Sağlık, Savunma ve Bilişim Sektörleri arasında nasıl iş birliğini yapılabilir diye bir çalışma başlatmıştık. Örneğin sağlık sektöründe medikal ekipmanlar konusunda ciddi bir döviz harcaması var. Bunun önüne geçmek için Savunma ve Bilişim Sektöründe oluşan bilgi birikimi ve alt yapının sağlık sektörünün pek çok ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu tespit edilmişti. Bu konuda hazırlanan Yetenek/Yetkinlik ve İhtiyaçlar matrisinde, yurtdışından tedarik edilen birçok malzemenin yerli olarak yapılabileceği tespit edilmiş idi. Ancak o proje ilk aşama sonrasında maalesef yarıda kaldı. Fakat o projede yer alan bazı üyelerimiz o dönem özellikle görüntüleme cihazları, ameliyat ve laboratuvar ekipmanları konusunda ciddi bir altyapılarının olduğunu gördüler. Buradan hareketle de sektörümüzün sürdürülebilirlik stratejisine, kazanılan yeteneklerin kullanılabileceği komşu sektörlerin başında, tıbbi Cihazlar öncelikli olması konusunda bir hedef koymuştuk. Aselsan’ın Görüntüleme cihazlarına ilişkin çalışmaları bu hususa güzel bir örnektir. Üyelerimizden Nanobiz Coronovirüs tanı cihazı için önemli çalışmalar yaptılar. Klinik deneme aşamasına getirdiler. Biyosis, Dora Makine, Arçelik ve Bayraktar da solunum cihazı ile çalışmalar yürütüyorlar. Savunma sanayinin bilgi birikimi ve alt yapısının kullanıldığı örnekler olarak bu çalışmaları verebiliriz.
Dünyada ülke hükümetleri tarafından uygulanan yardım paketlerine kısaca bakacak olur isek;
• ABD’nin 2 Trilyon $, Japonya’nın 988 Milyar $, Almanya’nın 750 Milyar €, İtalya’nın 400 Milyar €, İngiltere’nin 81 Milyar £, İsviçre’nin 43 Milyar $, İsrail’in 22 Milyar $ kaynak ayırdığını görüyoruz. Türkiye ise 14,5 Milyar $ (Ek desteklerle bu tutar yaklaşık 30 Milyar $ seviyesine çıkmıştır) destek paketlerini bu dönemde açıkladılar.
• ABD tarafından açıklanan destek paketinin %30’luk bölümü bireyler/aileler, %25’lik bölümü Büyük Şirketler, %19’luk kısmı KOBİ’ler, %17’si Yerel Yönetimler, %9’u ise Kamu/Sağlık hizmetlerine ayrılıyor.
Oranlar ülkemiz açısından bilinmese de desteklenen gruplar bazında benzer bir kırılımın olduğunu söylememiz mümkün. Sektör oyuncularımız bir şekilde çalışmalarına devam ettiği için diğer bazı sektörler gibi, örneğin sivil havacılık, turizm gibi salgının etkilerinden, özellikle yurtiçi sipariş ve çalışmalarında daha az seviyede etkilenme yaşadılar. Ancak yurtdışı ile ilgili olarak etkileşime baktığımızda, bu etkileşimin daha yüksek olacağı ilk verilerden öngörülüyor. TİM tarafından yapılan bir çalışmada Savunma Sanayinin 1 Ocak 2020- 31 Mart 2020 tarihlerindeki ihracatın da önceki yılın aynı dönemine göre %49,8’lik bir daralma olduğu görülüyor. Bu daralma, 23 Mart-31 Mart arasında ise daha da genişleyerek %57,2’lik bir değer gösteriyor ki bu metrikler, Türkiye ortalaması için, Ocak-Mart arasında sırasıyla %17 ve Mart’ın son haftasında %40,4 oranına ulaşıyor. Bu değerlerin, Türkiye ortalamasının üzerinde olması ihracat açısından önümüzdeki dönemde sıkıntılar yaşanabileceğinin bir işareti olarak değerlendirilmesi lazım. Buna özel bir dikkat ortaya koymamız gerekiyor.
Defence Turkey: Önümüzdeki dönemde savunma sanayi ihracatında yaşanabilecek kayıpların, özellikle bu süreçte savunma sanayi firmalarımızın katma değerli ürünlerinin, yurtdışında ciddi bir ekipman ihtiyacının olduğunu görüyoruz, savunma sanayinin firmalarımızın sağlık sektörüne yapacağı ihracatlar bu kayıpları telafi edebilir mi?
Hüseyin Baysak: Belirli oranda kompanse edecektir. Devletlerin bundan sonra kaynaklarının harcanmasında tanımlayacağı öncelikler arasında sağlık sektörü ön planda yer alacaktır. Gıda sektörü benzer şekilde ön planda yer alacaktır. Savunma Sanayinin biraz daha geride kalacağını değerlendiriyoruz. Bunun sonucunda savunma ihracatında belirli bir gerilemeyi yaşayacağımızı değerlendiriyoruz. Bunun yerine neler koyabiliriz, onu aramamız gerekiyor. Adaylardan bir tanesi öncelikler arasında yer alan sağlık sektörü olacak. Sağlık ekipmanları, tıbbi cihazları (görüntüleme cihazları), laboratuvar- ameliyat ekipmanları ve cihazlarındaki ciddi bir potansiyel oluşturup, ihraç etmemiz gerekecek. 2020 yılında veya 2021 yılında belirli bir olgunluğa erişmemiz zor olacaktır ama takip eden süreçte savunma sanayi oyuncularının, ihracatı arasına bunları da alacağız.
Bu konudaki değerlendirmelerime, Ege Bölgesi Sanayi Odası tarafından hazırlanan “COVID-19 Sonrasında Yeni Ekonomik Düzene İlişkin Öngörüler” dokümanından alıntılar ile söyleşiye devam istiyorum. Silikon Vadisinden yapılan öngörülerde, çevre açısından bazı olumlu gelişmeler bekleniyor. Ekonomik açıdan ise olumsuz bazı yansımaları olacak ve işler eskiye nazaran daha yavaş şekilde devam edecektir diyor bu araştırma, burada bana ilginç gelen silikon vadisinin, Yapay Zekanın insanlığın felaketine neden olabileceği öngörüsü var. Kapitalizmin son bulacağı, sosyalizmin gündeme geleceği ve temel gelirin evrensel olarak tartışılacağını ifade ediyorlar. Gene Merkezi olmayan ama daha bağlı bir dünyanın olacağı, özellikle ilaç, gıda ve teknoloji gibi alanlarda başka bir ülkeye bağımlı olma durumunun sorgulanacağı ve bu konuda acaba bağımsızlık elde etmek için neler yapabiliriz aramaları olacaktır diye düşünülüyor. Ayrıca Endüstrinin ve çalışma yöntemlerinin değişip yenileneceği, fiziksel toplantıların, bir araya gelerek yapılan toplantıların çok aza inip uzaktan çalışma yönteminin yaygınlaşacağı yer alıyor. Özellikle bu dönemde uzaktan çalışma yapan firmalarda verimliliğin arttığına dair tespitte var. Bunun nedeni daha rahat çalışma ortamı, daha konsantre olma, bu yöntemin yaygınlaşacağı düşünülüyor.
Liderler tarafından yapılan değerlendirmelerde ise:
· Harcamalarda önceliklerin yer değiştireceği, yeni öncelikler tanımlanacağı,
· Ulus devlet ve milliyetçilik akımlarının güçleneceği,
· Çok adımlı çok ülkeden yapılan tedarik zinciri yaklaşımının değişip, bu yaklaşımın küçüleceği ve milli kaynaklara dönüş olacağı,
· Güç ekseninin daha önce sosyal ve ekonomik olarak toparlanacak olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Asya’ya kayacağı,
· İş seyahatlerinde uzun süreli düşüşlerin yaşanacağı ve tanıtım ve pazarlamanın, sözleşme görüşmelerinin online yapılacağı, seyahatlerle desteklenmeyeceği,
· Sağlık hizmetlerine yatırım için daha fazla bütçe ayıracağı ve daha fazla teknoloji şirketi, inovasyon ve yaratıcı uygulamalar için çalışmalarını yoğunlaştıracaklarını ifade ediliyor.
Bu değerlendirmelerden hareketle, savunma sanayi için sürecin çok da parlak olmayacağı değerlendirmemiz mümkün, yeni bir şeyler yapmamız ve yeni birtakım faaliyetler içinde olmamız gerekiyor. Bugünkü durumumuzu korumak ve geliştirmek açısından.
Bu kapsamda, ülkelerin harcama önceliklerinin değişeceğini ele alır isek pek çok ülkenin öncelikleri arasında, savunma ihtiyaçlarının karşılanması arka sıralara gelecektir. Kaynak ayrılması biraz daha sınırlı olacaktır. Bu durum, ihracatımız açısından sektörümüz için bir daralmanın işareti olarak değerlendiriyorum. Öncelikli alanlarda tıbbi ihtiyaçların öne çıkacağını düşünürsek sektörümüz açısından da yeni bir iş alanı ortaya çıkacaktır. Bu da kayıplarımızı dengeleyecek bir alan olarak değerlendirebilecektir. Ayrıca siber güvenlik, büyük veri ile birlikte Endüstri 4.0’ın de öncelikler arasında yer alacağını değerlendiriyorum.
Salgın sırasında izolasyon tedbirleri, çalışanın sağlığının korunması gibi konulardan yolara çıkarak, işe gitme ve iş yerinde toplantılar yerine, uzaktan çalışmanın yaygınlaşacağını değerlendirebiliriz. Muhtemel krizlere hazırlık kapsamında otomasyona ve Endüstri 4.0 uygulamalarına geçiş yönünde isteğin artacağını böylece çalışan yoğunluğunu azaltma yönünde önlemler alınacağını da öngörebiliriz. İş seyahatlerinde uzun süreli bir düşüş yaşanacak, yerine online tanıtım ve toplantılar geçecektir. Küresel üretimin temelinin sarsılacağı ve millileşme çalışmalarının da artacağını söyleyebiliriz. Bu kapsamda tedarik zincirleri de çok adımlı çok ülkeli tedarikler zinciri de yeniden değerlendirilecektir. Bu yöntem küçülerek, millileşme, yerlileşme hamleleri artacak, hükümetler tarafından da bu akım desteklenecek ve sanayicilerimiz için yeni bir iş alanı ortaya çıkacaktır. Tedarik zincirlerinin, Müşteriler de dahil, artık uzaktan erişimle yürütüldüğü yeni bir aşamaya geçilecektir. Bu sistem sektörü esnek hale getirirken, kar marjlarının da azalabileceği konusunda da bir yorum var onu da vurgulamamız gerekiyor.
Sonuç olarak; gelecek, siyasal, ekonomik ve toplumsal olarak pek çok yeniliğe gebedir diyebiliriz.
Defence Turkey: Sayın Baysak, Sektör Performans Raporunun detaylı alt kırımlarının olduğu verilerin ne zaman paylaşılacağını bir kez daha hatırlatma fayda var. Bu rapor ne zaman yayınlanacak?
Hüseyin Baysak: Bunun grafiksel çalışmalarını arkadaşlarımız yürütüyorlar. Büyük ihtimalle mayıs ayının ortasında basılı olarak bu raporu basılı olarak hazırlayacağız ve paydaşlarımızla paylaşacağız.
Defence Turkey: Sayın Baysak çok teşekkür ediyoruz.
Hüseyin Baysak: Benim de beklentim,sektörümüzün çok kıymetli insan kaynağı, üretim, tasarım ve geliştirme altyapısı var. Bu altyapılarını çok değişik sektörlerde kullanabilecekler. Tıbbi cihazlar tarafını öncelikler arasına alıyor idik. Bunun yanı sıra ulaştırma, otomotiv, enerji gibi diğerlere sektörlere, sektörümüz daralma yaşadığı anda, bu komşu sektörlerle yönelerek o boşlukları dolduracaktır. Sektörümüz canlılığını, sürdürülebilirliğini devam ettirecektir. Benim bu konuda hiçbir endişem yok. Teşekkür ediyorum…
Not: Video Özel Haberimiz, söyleşi üzerinden yazılı olarak yeniden düzenlenmiştir.