Tarih: 01 Eylül, 2020
İlk gerçek torpido 1866’da İngiliz mühendis Robert WHITEHEAD tarafından, Avusturyalı donanma subayı Johann LUPIS’in fikirlerini temel alarak icat edilmiştir. ‘Torpido’ kelimesi (Latince afallatmak anlamına gelen ‘torpere’ kelimesinden türetilmiştir) ise 1800 yılında, ilk buharlı gemiyi icat eden Amerikalı mucit Robert FULTON tarafından oluşturulmuştur.
İlk kez 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi olarak da anılan savaş sırasında Ocak 1878’de Rus Koramiral Stepan MAKAROV komutasındaki torbidobotundan yaklaşık 65m mesafeden fırlatılan 381mm çapındaki Whitehead Torpidosu, Batum Limanı’nda demirlemiş olan silahlandırılmış yük gemisi İntibah’ı batırmıştır. İntibah, kendinden hareketli torpido ile batırılmış ilk gemi olarak tarih sayfalarında yerini almıştır) sırasında kullanılmasından bu yana, torpido en etkili ve öldürücü donanma silahlarından birisi olduğunu kanıtlamıştır. Gemisavar Güdümlü Mermilerin ortaya çıkışı bile torpidonun rolünü ve önemini ortadan kaldıramamıştır.
Torpido hem taarruz, hem de savunma maksatlı olarak kullanılabilmektedir. Günümüzde torpidolar hem nükleer, hem de konvansiyonel (dizel/elektrik) ve Havadan Bağımsız Tahrik (AIP) tipi denizaltılarda ve bazı hücumbot sınıflarında ana silah sistemi olarak yer alır. Torpidolar ayrıca düşman denizaltılarına karşı savunma amaçlı olarak çok sayıda gemi, Deniz Karakol Uçakları (DKU/MPA) ve Denizaltı Savunma Harbi (DSH/ASW) Helikopterleri tarafından da taşınmaktadır. Geçmişte, torpidolar hedefi vurma açısından çok hassas silahlar değildi ve manevra kabiliyetleri sınırlıydı. Bu nedenle, hedef üzerinde tek bir isabet kaydetmek için birden fazla torpidonun fırlatılması gerekiyordu. Ancak, teknolojinin de katkısı ile son yirmi yılda torpidolar büyük bir dönüşüme uğradı. Bugün, becerikli bir operatör tarafından atılan tek bir tel/fiber optik kablo güdümlü veya tamamıyla otonom kabiliyetli torpido ile en az %95 isabet olasılığı yakalanabilmektedir.
2018 yılında küresel torpido pazarının büyüklüğü ABD$805.3 Milyon olarak gerçekleşmiş olup 2026 yılına kadar bu rakamın ABD$1,114 Milyar seviyesine ulaşması öngörülmektedir. Diğer yandan, 2018’de ABD$2.96 Milyar büyüklüğündeki küresel Sualtı İnsansız Sistemler pazarının 2026 yılına kadar ABD$7.53 Milyar büyüklüğüne ulaşması, 2020 yılı için ABD$638 Milyon olarak öngörülen Otonom Sualtı Araçları (AUV) pazarının büyüklüğünün ise 2025 yılında ABD$1.638 Milyar mertebesine ulaşması planlanmaktadır. Önümüzdeki 10 yıl için Sualtı İnsansız Sistemler pazarında aslan payını torpidoların oluşturması öngörülmektedir.
Halihazırda, dünya donanmaları tarafından başlıca iki tür torpido kullanılmaktadır: Ağır (HWT) ve Hafif (LWT) Torpidolar. Ağır Torpidolar (HWT) denizaltılar tarafından, hem düşman su üstü gemilerine, hem de düşman denizaltılarına karşı kullanılmak üzere taşınır. Ağır torpidoların çoğu 533mm (21 inç) çapa sahipken, bazı Rus torpidoları 650mm (25.6 inç) çapındadır. Ağır torpidoların bugünkü başlıca temsilcileri; Amerikan Mk48 Mod 7 ADCAP ve Mk48 Mod 7AT, İngiliz Spearfish Mod 1 (80 knot [148km/s] sürate ve 50km menzile erişebilmektedir), Alman DM2A4 SeeHecht (ihraç versiyonu SeaHake Mod 4), İtalyan Black Shark Advanced (BSA) ve Fransız F21 Artemis ile İsveç’in Tip 62 Torpidolarıdır. Başlıca Rus ağır torpidoları Type 65 (650mm), Test-71M ve Test 96 ile gaz türbin tahrikli DST-90, DST-92, ve DST-96 modelleridir. Ekim 2019 itibariyle değişik tipte ve tonajda toplam 58 denizaltıdan oluşan Rus denizaltı filosunda kullanılan başlıca 533mm çapındaki Ağır Torpidolar ise elektrik tahrikli Test-71 MKE ve UET-1E (USET-80’in yerini almakta) ile bir su jetini çalıştıran, sıvı yakıtlı termal tahrik sistemi (gaz türbini motoru) ile güçlendirilen UGST (Universal Derin Su Güdümlü Torpidosu), ve onun geliştirilmiş sürümü olan UGST-M torpidolarından oluşmaktadır. 7.2m uzunluğunda ve 2.200kg ağırlığındaki UGST’nin NATO standardı kovanlardan atılabilen 6.05m uzunluğunda ve 1.880kg ağırlığında bir versiyonu da bulunmakta. Rusya’nın yeni uzun menzilli ve nükleer tahrikli torpidosuna ait ilk çizimler ilk kez 10 Kasım 2015 yılında kazara Rus NTV televizyon kanalında ifşa edilmişti. Poseidon (ABD’nde Kanyon adı verilmiştir) olarak da bilinen yeni Status-6 ağır torpidosunda 100 megaton büyüklüğünde bir nükleer harp başlığının yer alacağı iddia edilmiştir. Poseidon/Status-6 torpidosu aynı zamanda Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir PUTIN tarafından 1 Mart 2018 tarihinde kamuoyuna tanıtılan ‘süper silah’lardan birisidir.
Hafif Torpidolar (LWT) ise; gemiler, Deniz Karakol Uçakları (DKU) ve DSH/SUH Helikopterleri tarafından, düşman denizaltılarına karşı kullanılmak üzere taşınırlar. Su üstü harp gemileri, hafif torpidoları taarruz ve/veya savunma amaçlı denizaltısavar silahı olarak kullanırlar. Batı donanmalarında, hafif torpidolar için en yaygın kalibre 324mm’dir (12,75 inç). Amerikan Mk46 NEARTIP (Mod 5) ve Mk54 LHT (Hafif Hibrit Torpido) Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Donanması’nda ve Türk Deniz Kuvvetleri de dahil olmak üzere birçok diğer Batı donanmasında kullanılmaktadır. İngiliz hafif torpidosu Stingray, 3’üncü nesil MU90/IMPACT ve İsveç’in Yeni Hafif Torpidosu (NLT, aynı zamanda Torpedsystem 47 [TP 47] olarak da bilinmekte) pazardaki diğer dikkat çeken hafif torpido silahlarıdır. Rus DSH/ASW torpidolarının çoğu 406mm (16 inç) kalibrelidir.
Haziran 2020 itibarıyla, dünya genelinde hafif torpido silahı taşıyan 520 dolayında fırkateyn ve yaklaşık 310 korvetin faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. 2008’de dünya genelinde 105’i nükleer, yaklaşık 280’i dizel-elektrik tahrikli klasik taarruz denizaltısı olmak üzere 285 dolayında ağır torpido silahıyla donatılmış denizaltı faaliyet gösterirken 2016’da denizaltı sayısı 451’e ulaşmıştı. Halihazırda dünya genelinde değişik tip ve tonajlarda 510 dolayında denizaltının faaliyet gösterdiği tahmin edilmektedir. Denizaltı pazarının mali boyutu 2019’da ABD$22.4 Milyar olarak gerçekleşmiştir, 2029’da ise bu rakamın ABD$31.3 Milyar’a ulaşması bekleniyor.
Her ne kadar denizaltılarda kullanılan uzun menzilli modern ağır torpidolar ortalama 40-50km menzile sahip olsalar da su üstü hedefini pasif sonar ile tespit eden bir denizaltı genellikle ona yerini belli etmeden sessizce yaklaşıp kısa mesafeden torpido atışını gerçekleştirir. Çünkü torpido tahrik sistemi ne olursa olsun (batarya, piston motor veya gaz türbin) bir pervane ile su içinde yol aldığından suda belli bir ses yaratır ve bu ses dalgası bir şekilde hedef gemideki sensörler tarafından algılanır. Eğer torpido yakın mesafeden atılır ise, ses dalgasının suda yayılma süratine bağlı olarak torpidonun ateşlenmesi ile gemi tarafından tespit edilmesi arasında geçen zaman uzun olmayacağından, gemiye karşı tedbir uygulaması ve kaçınma manevrası yapması için yeterli vakit kalmayacaktır. Böylelikle torpidonun hedefine isabet etme olasılığı artacaktır.
Bir fırkateyn dalmış durumdaki dizel/elektrik tahrikli bir denizaltıyı uygun deniz şartlarında karinaya monteli sonarı vasıtasıyla ortalama 10.000 yarda (9.14km) mesafeden (bir deniz tatbikatı sırasında ADA Sınıfı korvetlerden biri karinaya monteli orta frekans Yakamoz aktif/pasif sonarı ile AY Sınıfı bir denizaltıyı 12.500 yarda mesafeden tespit edebilmiştir) tespit edip onu 5.000 yarda mesafeden hafif torpido ile (hafif torpidolar hedefe spiral dönüşlü bir seyir rotası izleyerek varmaktadırlar) vurmaya çalışırken, bir denizaltı sahip olduğu alçak/orta frekans pasif sonar ile fırkateyni uygun deniz şartlarında 50.ooo yarda (45.7km, Gür Sınıfı dizel/elektrik tahrikli denizaltılar alçak frekanslı pasif sonar dinlemesi ile uygun deniz şartlarında çok zayıf sesleri dahi yaklaşık 50km menzilden tespit edebilecek kabiliyettedirler) mesafeden (Astute Sınıfı nükleer denizaltının 2.000 dizüstü bilgisayarın ya da 60.000 standart masaüstü ev bilgisayarının işlemci gücüne denk bir işlemci gücüne sahip olduğu belirtilen Thales ürünü Sonar 2076 Sonar Sistemi ile diğer gemilerin seslerini 3.000 mil uzaktan duyabildiği iddia edilmiştir) tespit edebilir ve taşıdığı DM2A4 veya Mk48 Mod 6AT gibi uzun menzilli modern ağır torpidolar (hafif torpidoların aksine ağır torpidolar hedefe düz bir hatta ve kontrollü bir seyir ile ulaşmaktadır) vasıtasıyla ona çok daha uzak bir mesafeden taarruz icra edebilir.
Modern torpidolar 20 hatta 10 yıl öncesindeki atalarına göre çok daha uzun bir menzile ve dayanıklılığa, çok daha yüksek hıza, daha etkili homing (güdüm) sistemlerine ve daha büyük bir öldürücülüğe sahip. Bugün artık yapay zeka (güdüm ve kontrol algoritmaları) ve yeniden saldırı kabiliyetlerine sahip olan torpidolar, bir denizaltı için en ölümcül tehdidi oluşturmaktadırlar. Torpidolar, Gemisavar Seyir Füzeleri (ASCM) ile birlikte, özellikle kıyı sularda faaliyet gösterenler olmak üzere büyük su üstü harp gemilerinin bekası için en ciddi tehdidi oluşturmaktadırlar. Torpido ayrıca ticaret gemilerine karşı da çok etkili bir silahtır. Su üstündeki gemiler arasındaki çatışmalarda torpidoların rolü önemli ölçüde azalmış olsa da, torpidolar hala Denizaltı Savunma Harbi (DSH/ASW)’nde en etkili silah olarak yerlerini korumaktadır. Torpidolar ayrıca büyük düşman su üstü harp gemilerine ve ticaret gemilerine karşı yapılan saldırılarda denizaltılar için güçlü bir silah olmaya devam etmektedir.
Torpido Kovanından Torpido Fırlatma Modelleri
Prensip olarak denizaltı gemilerinde kullanılan iki çeşit silah kovanı mevcuttur. Bunlar torpidonun kovanı kendi pervanesiyle yüzerek terk ettiği ‘Swim Out’ kovan sistemi ve yüksek tazyikli hava veya su ile fırlatma yapan ‘Positive Discharge’ kovan sistemidir.
‘Swim Out’ tipi kovan, içine konulan silah/torpidodan daha geniş iç çapa sahip olduğundan, silah/torpido kovanı kendi pervanesiyle kolaylıkla terk edebilir. ‘Positive Discharge’ tipi kovanlar da ise kullanılan silah/torpidodan çok az büyük kovan iç çapına sahiptir ve silah/torpido kovandan basınçlı su (Positive Air Discharge) veya hava (Positive Air Discharge) ile sağlanan enerji yardımıyla fırlatılır.
‘Swim Out’ tipi kovanlar, IInci Dünya Savaşından sonra Almanya’ya uygulanan denizaltı gemisi tonajının 420 ton ile sınırlandırması yaptırımı nedeniyle, ‘Positive Discharge’ tipi kovanların (sistemi oluşturan parçaların fazla yer kaplamasından dolayı) gemi yerleşimine verdiği olumsuz etkileri gidermek maksadıyla geliştirilmiştir. ‘Swim Out’ tipi kovanlar, daha az yer kapladığından daha fazla kovanın gemiye monte edilmesine olanak sağlamaktaydı. 420 tonluk bir denizaltı gemisine sekiz kovanın yerleştirilebilmesi hâlen tüm zamanların en iyi rekorudur. Ayrıca bu tasarım çok başarılı bulunduğundan devamındaki denizaltı tasarımlarında da ‘Swim Out’ tipi kovanlar kullanılmıştır.
80’li yılların ortalarına gelindiğinde Harpoon gibi Gemisavar Güdümlü Mermiler (G/M) denizaltı gemilerinde kullanılmaya başlamış ve ek fırlatma sistemlerine ihtiyaç duyulmuştur. Mevcut ‘Swim Out’ tipi kovanları bu çeşit yeni nesil silahlara uyarlamak için Alman HDW (Howaldtswerke - Deutsche Werft) tersanesi tarafından birkaç farklı çözüm geliştirmiştir. Bu çözümlerin hemen hepsi bugün ‘Swim Out’ tipi kovanlardan torpidoların veya mayınların atılabilmesini (eğer kovan ilgili mayın dökme cihazıyla donatılmışsa) sağlamaya devam etmektedir.
Alman ve İtalyan donanmalarının sahip oldukları yeni 212A Sınıfı denizaltı gemilerindeki ihtiyaçlar ‘Positive Water Discharge’ fırlatma sisteminin gelişmesine neden olmuştur. Tip 212A Denizaltısında yer alan en karmaşık mühendislik ekipmanından birisi olan bu torpido fırlatma sistemi; su pistonlarını içeren iki büyük su silindiri, bir hidrolik silindir ve pistonlar, su dağıtıcı tank ve kontrol valfından oluşmaktadır. Mukavim tekne içine yerleştirilen hidrolik silindir pistonları mukavim tekne dışına yerleştirilmiş su silindirlerine bir piston mili vasıtasıyla irtibatlanmıştır. Ateşleme esnasında hidrolik piston su pistonunu iterek suyun sıkışmasını ve dağıtıcı tank üzerinden ilgili kovana uygulanmasını sağlar. Böylece kovandaki silah tazyikli suyla fırlatılmış olur. Her bir su silindiri üç torpido tüpünden atışı kontrol edebilmektedir. Toplamda 6 torpido kovanı yer aldığından denizaltıda iki ayrı su silindiri bulunmaktadır.
Swim Out tekniğinde torpido fırlatma sonrasında kovandan sıfır süratten kendi gücünü (motor/tahrik sistemi) ve yakıtını kullanarak yüzerek ayrılmaktadır. Positive Discharge tekniğinde ise torpido basınçlı su (Positive Air Discharge) veya hava (Positive Air Discharge) ile sağlanan enerji yardımıyla kovandan yaklaşık 3 torpido uzunluğu mesafeye kadar fırlatılmaktadır. Geliştirilmiş Positive Water Discharge sistemi yüksek bir fırlatma süratine sahip olduğu gibi atış esnasında gemiyi sallamaması ve su üstünde çürük su oluşturmaması gibi çok önemli avantajlara sahiptir. Ancak torpidonun kovandan yüzerek çıktığı Swim Out tipi kovan sistemine kıyasla su pistonu veya hava türbini pompası kullanıldığı için atış sırasında daha yüksek gürültü seviyesi oluşmaktadır. Her torpido Swim Out tipi torpido fırlatma sistemi ile atışa uyumlu değildir. Örneğin Mk48 Ağır Torpidosu zehirli egzoz atıkları nedeniyle standart versiyonda Swim Out (kovandan yüzerek ayrılma) fırlatma tekniğiyle atılmaya uygun değildir. Örneğin, ‘swim-out’ konfigürasyonunda sekiz torpido kovanına sahip Brezilya Deniz Kuvvetlerine ait Tupi ve Tikuna Sınıfı Denizaltılara Mk48 Mod 6AT Ağır Torpidosu entegrasyon çalışmaları kapsamında torpidolar için ‘Swim-Out’ atış kabiliyeti de geliştirilmiştir. Entegrasyon çalışmaları Kasım 2009 ve Ekim 2011’de icra edilen toplam dört Mk48 Mod 6AT atışı ile doğrulanmış ve sertifikasyon süreci tamamlanmıştır.
Torpido mu, Gemisavar Seyir Füzeleri (ASCM) mi?
ASCM (DzKK tarafından Gemisavar Güdümlü Mermi olarak anılmakta) ve torpidoların rol ve önemi tartışılırken, çoğu zaman ASCM’ye daha önemli gözüyle bakılır. Ancak, bu silahların her biri belli avantajlara ve dezavantajlara sahip olduğundan aslında görevin başarısı için en etkili yöntem hem ASCM, hem de torpidoların birlikte bir kombinasyon içinde kullanılmasıdır. ASCM, torpidolara göre çok daha uzun bir menzile ve daha yüksek hıza sahiptir. Ayrıca hassasiyet seviyeleri de çok yüksektir. ASCM’ler hızlı bir sekansta veya neredeyse eşzamanlı olarak ve birçok yönden çok sayıda atılabildiğinden, hedefin savunmasını bastırabilirler. Ancak, ASCM çoğu zaman küçük bir harp başlığı taşır. Geminin üst yapısına veya su yüzeyindeki bölümlerine vurduklarından, nispeten daha az hasara yol açarlar. ASCM’lerin aksine, torpidolar hedeflerine gizlice ve görece olarak daha sessizce yaklaşır. Çoğu zaman daha büyük bir harp başlığı taşır ve geminin su üstündeki gövdesi yerine su altındaki gövdesine, yani hassas ve korunmasız kısımlarına vurdukları için çok daha büyük bir hasara yol açarlar. Gemisavar Güdümlü Mermiler çoğunlukla hedef geminin geçici bir süre görev dışı kalması ile sonuçlanan hasarlara (mission kill) yol açarken, ağır torpidolar ise omurganın birkaç metre altında infilak etmek suretiyle gemi gövdesini ikiye böldüklerinden geminin birkaç dakika içinde batmasına yol açarlar (unit kill). Ayrıca torpidolar ASCM’ye göre daha ‘çok amaçlı’ silahlardır, çünkü sadece düşman su üstü harp gemilerine ve ticaret gemilerine karşı değil, aynı zamanda düşman denizaltılarına karşı da kullanılabilirler. Kaçınma manevraları yapan tek bir hedefe karşı, her ikisi de hedefin en korunmasız noktalarına doğru güdümlenebilen iki modern torpido kullanılabilir. Ancak, torpidolar ASCM’lere göre çok daha yavaştır ve bu nedenle de hedefe saldırıdan kaçmak veya karşı tedbirleri uygulamaya sokmak için daha fazla zaman verirler.
Tahrik Sistemleri
Geleneksel olarak DSH/ASW torpidoları için elektrikli tahrik sistemi tercih edilmektedir. Bataryalar çok az gürültü çıkarsa da bir ağırlık sorunu teşkil etmekteler. Eski nesil ağır torpidolarda genellikle Çinko Gümüş Oksit (ZnAgO), Magnezyum Gümüş Klorür veya Alüminyum Gümüş Oksit (AlAgO) bazlı standart elektrik tahrikli sistem tercih edilmiştir. Daha yüksek hızlı DSH/ASW torpidolarına duyulan ihtiyaç, yeni ve güçlü termal tahrik yönteminin kullanılmasına yol açmıştır. Bu sistem, torpidonun türbin motorunu itecek buharı üretmek için tek terkipli yakıt ve kimyasal bir reaksiyondan yararlanır. Termal tahrik sistemi, torpidoların menzilinde ve hızında büyük bir artışa yol açmıştır. Getirdiği diğer birçok avantajın yanı sıra, termal tahrik yöntemi hedef yok edilene veya torpidonun yakıtı bitene kadar yüksek hızlarda manevra yapan hedeflere taarruz ve yeniden taarruz olanağı vermektedir. Bu torpidolar ayrıca seleflerine kıyasla çok daha az gürültü çıkarmaktadırlar. Bir pervaneden ziyade, bir pompa jetini (pump jet) çalıştıran, sıvı yakıt olarak Otto Fuel II ve oksidan olarak Hidroksil Amonyum Perklorat (HAP) kullanan termal tahrik sistemi (Sundstrand 21TP01 gaz türbini motoruna sahip) ile güçlendirilen SpearFish Ağır Torpidosu 80 knot (148 km/s) sürate erişebilmektedir.
Günümüzde HWT’ler için standart batarya uygulaması yksek enerji ve güç yoğunluğuna sahip olan, yeniden şarj edilebir Gümüş Çinko (Ag-Zn) tipi bataryalardır. Ancak bu teknoloji hem çok kısa çevrim ömrüne (12 şarj/deşarj döngüsü) hem de kısa takvim ömrüne (elektrolit ile ıslandığında en fazla bir yıl) sahiptir. Maksimum hızın gerekli olduğu durumlarda bile (yaklaşık 50 knot / 93km/s), buna imkan tanıyacak sayıda bataryanın yerleştirilebilmesine imkan tanıyan büyük hacimli batarya bölmesine sahip olması nedeniyle Gümüş Çinko batarya teknolojisi DM2A4 torpidoları için hala uygundur. Bununla birlikte, WASS/Naval Group'un BlackShark (Kara Köpekbalığı) HWT için Gümüş Oksit Alüminyum (AgO-Al) batarya teknolojisi daha kompakt bir batarya bölmesinin kullanılabilmesine imkan tanımaktadır. Batarya teknolojisinde yaşanan gelişmeler neticesinde günümüzde modern ağır torpidolarda Gümüş Oksit Alüminyum (AgO-Al), Lityum İyon (Li-Ion) ve Lityum Polimer teknolojisine dayalı yeni nesil bataryalar da kullanılmaktadır. Yeni nesil bataryalar teorik olarak kimyasal enerji yoğunluğu açısından Otto Fuel II yakıtı kullanan termal tahrik sistemlerinden daha yüksek değerler sunabilmektedir. Gümüş Oksit Çinko (AgO-Zn) batarya ile 490Wh/kg ve Otto Fuel II ile 645Wh/kg seviyesinde enerji yoğunluğu elde edilirken Gümüş Oksit Alüminyum (AgO-Al) ile 1,040Wh/kg, Lityum İyon (Li-Ion) ve Lityum Polimer bataryalarla da 600Wh/kg seviyesinde enerji yoğunluğu elde edilebilmektedir.
1866’da üretilen ve sıkıştırılmış hava ile çalışan Whitehead Torpidosu 6 knot süratle 200m etkili menzile sahipken, 1906’da üretilen Whitehead Torpidosu 35 knot süratle 1.000m menzile ulaşabilmekteydi. ABD’nde 1918’de üretilen Mk10 Torpidosu 36 knot süratle 3.200m, 1931’de üretilen Mk14 Torpidosu 46 knot süratle 4.100m ve 1990’lı yıllarda üretilen ve üzerinde kendine has bir akustik ize (bu izi azaltmak için Mod 6AT sürümünde ses izolasyon teknikleri ve mekanizmaları kullanılmıştır) sahip 6 silindir piston motoru yer alan Mk48 ADCAP Mod 6 Torpidosu 50+ knot süratle 38km menzile ulaşabilmekteydi. 2000’li yıllarda üretilen ve Türk Deniz Kuvvetleri hizmetine de giren DM2A4 Harp Torpidosusun (dört bataryalı konfigürasyon) 55 knot süratle 38km menzile ulaşabildiği belirtiliyor.
Dünyanın en hızlı ağır torpidosu 533mm çapında ve 2.700kg ağırlığındaki süper-kavitasyon özelliğine sahip Rus SHKVAL 2 (Squall) torpidosudur. Süper-kavitasyon, gaz kabarcıklarının ıslak yüzeyin neden olduğu engelleme kuvvetini azaltmak için kasıtlı olarak su altında giden bir obje boyunca veya objenin bir kısmı boyunca yerleştirilmesiyle yaratılır. Islanmamış bir yüzeydeki engelleme kuvveti, suyla temas eden bir yüzeydeki engellemeden yaklaşık 100 kat daha azdır. Küçük bir ilk hareket roketinden çıkan egzoz gazları, torpidonun başlık kısmında bulunan havalandırma deliklerine beslenir ve buradan serbest bırakılır. Daha sonra ana roket ateşlenir ve bunun çıkardığı gazlar burunda oluşturulan ilk kısmi -yi genişletmek ve bu yolla torpido gövdesi boyunca bir süper-kavitasyon kabarcığı oluşturmak için kullanılır. Sadece torpidonun burnu önemli miktarda engelleme kuvvetine neden olur. Suyun torpido yüzeyiyle teması önlendiğinden, suyun engelleme kuvveti büyük ölçüde azalır ve aşırı yüksek hızlara ulaşmak mümkün olur. SHKVAL 2, torpido tüpünden 50knot hızla atılır. Ancak, roket motoru yanmaya başladıktan kısa bir süre sonra torpido 200knot’u aşan azami hızına ulaşır. Bildirilen rakamlara göre, torpidonun etkili menzili 7.000-13.000m arası değişmektedir. Aşırı yüksek hızı ve görece kısa menzili nedeniyle, SHKVAL 2 etkili bir savunma için çok az bir mukabele süresine izin verir; bu da temelde dümdüz giden bir torpido olmanın getirdiği sınırlamaları telafi eder. SHKVAL, teorik olarak, hiç bir ikaz vermeksizin düşman denizaltılarına ve gemilerine saldırı yapabilme yeteneğine sahiptir. Ancak, süper-kavitasyon torpidolarının güdümünde ve kendi sonar tespitinde sorunlar mevcuttur; yine de, 100m/sn hızda dümdüz giden her türlü araç öldürücü olacaktır ve bir de nükleer başlığı varsa, bu ölümcüllük kat be kat artacaktır.
Güdüm Sistemleri
Modern ağır torpidoların büyük çoğunluğu pasif ve/veya aktif akustik homing (güdüm) arayıcıları ile bir bölümü ise ilave olarak gemi izini (dümen suyu) takip ederek hedefi bulan ‘wake homing’ sensörü ile donatılmıştır. Etkili olabilmesi için, bir torpidonun hedefi duyabilmesi ve aynı zamanda hedefin torpidoyu duymamasını sağlaması gerekir. Sığ suda, torpido arayıcısı gerçek hedefi arka plan gürültüsünden, dipten ve yüzeyden gelen akislerden ve torpidoya karşı kullanılan karşı tedbirlerden (akustik dekoy ve karıştırıcı) ayırt edebilmelidir. Homing (güdüm) başlığı, düşük Doppler etkili gerçek hedefi tespit edip sınıflandırabilmelidir. Küçük boyutları nedeniyle, torpidolara genellikle sadece küçük güç çevirici dizinler (L-Bant) takılabilmektedir. Bu ise arayıcı başlık için L-Bandında kısa bir tespit menziliyle çalışma sınırlaması getirmektedir. Bu nedenle, torpidonun kendi sonarı devreye girip terminal güdüm aşamasını tamamlamadan torpidoyu hedefin yakınına güdümlemek gerekmektedir. Aktif homing özelliğine sahip bir torpido arayıcısı, gerçek hedefi çevredeki parazitlerden (arka plan gürültüsünden) ayırt etmek için Doppler etkisinden yararlanır. Pratikte bu, sabit duran bir denizaltının tespitinin neredeyse imkansız olduğu anlamına gelir. Buna ek olarak, bir düşman denizaltısı bir torpido arayıcısının aktif ping sesini tespit edebilir ve yüksek hızda kaçarak tespit olanağını ortadan kaldırabilir. Torpidonun hedef tespit menzili daha çok sonarının ping hızı ile belirlenirken, arayıcının görüş açısı ise her an gördüğü bant genişliğini tanımlar. Dar bant genişliğine sahip torpidolar seyir sırasında helezoni arama yolları/kalıplarını izlerken, daha geniş bant genişliğine sahip olanlar çoğunlukla dolambaçlı, yılan şekilli (S-eğrisi çizerek zig-zag manevra) kalıpları izlerler. Satıh hedeflerine karşı pasif akustik arayıcılar kullanılabilir çünkü hedef, pervanelerden ve burun dalgasından kaynaklanan kayda değer bir gürültü çıkarmaktadır. Ancak, bu tür torpidolar genellikle şnorkel yaptıkları sırada dahi dizel-elektrikli sessiz denizaltılara karşı etkisizdirler.
Akustik homing arayıcılarının nispeten küçük olan tespit menzilleri nedeniyle, torpidonun tel güdüm yoluyla fırlatılmasından sonra hedefin civarına ulaşana ve burada akustik arayıcı devreye girip görevin terminal güdüm aşamasını tamamlayana kadar torpidonun güdümlenmesi gerekiyordu. Torpidoya hem kablolu güdüm, hem de aktif/pasif akustik homing arayıcısı takmak suretiyle bu sorun çözülmüştür. Modern torpidolarda torpidonun kendi verilerini denizaltının atış kontrol sistemine geri besleyebilmesi için çift yönlü kablolar (onlarca kilometre uzunluğunda çok ince bakır tel veya fiber-optik kablo) tercih edilmektedir. Bu, operatörün kabarcık gizleyiciler (bubble-screens) veya gürültü yapıcılar (noisemakers) gibi sahte hedeflerin (decoys) üstesinden gelmesine imkan tanır. Torpidodaki arayıcı başlık ayrıca hedef verilerini ana denizaltının atış kontrol sistemine tel/kablo aracılığıyla iletebilir ve böylece gemi dışındaki bir sensör görevi görebilir. Kablonun/telin kopması durumunda, torpido sadece ‘home-on’ arayıcı verilerine geçecek şekilde programlanabilir. Kablolu/telli güdüm, torpidonun hedefle homing temasına girmesine olanak verir. Hedefin karşı tedbirlerini ve hedefle sahte temasları fark eder. Torpidonun harp başlığını devreye sokar ve homing başlığını saldırı için aktive eder.
Tamamen kanıtlanmış bir teknoloji olmasına rağmen, geleneksel bakır tel bazı dezavantajlara sahiptir. Örneğin bakır tel ağırdır ve bu torpidonun performansını etkileyebilmektedir, ayrıca alınıp verilebilecek veri miktarını kısıtlayan dar bir bant genişliğine sahiptir. Diğer yandan, çevre kirliliğine yol açan tehlikeli kadmiyum kimyasal maddesini ürettiği için son yıllarda çevresel açıdan bir endişeye de yol açmaktadır. Oysa fiber-optik kablo hem yüzebilir yapısı, hem de daha geniş bant genişliği (tipik olarak 10Mbit/sn) sunması nedeniyle bakır tele kıyasla daha uygun bir alternatif çözümdür. Ancak fiber-optik kablonun performansında 8nm’nin ötesindeki mesafelerde kayıplar yaşanmaya başlamakta ayrıca seyir sırasında takılma ve kopma konusunda hassasiyete sahiptir.
Fiber-optik kablo teknolojisi sayesinde denizaltı ile torpido arasındaki iletişim eski nesil bakır telli güdüm teknolojisine kıyasla oldukça iyileştirmiştir. Bunun en güzel örneklerinden birisi de Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde de yer alan DM2A4 Ağır Torpidosudur. Bu sayede hedef tarafından torpidoya karşı kullanılan ECM/EKT karıştırma yoluyla sinyal bozma girişimleri etkisiz hale getirilebilmektedir. Ek olarak, çok daha geniş bant genişliği torpido ile denizaltı arasında çok daha fazla bir bilgi hacminin iletilmesine izin vermektedir. Uzun menzilden hedefe angajman ve yüksek veri akışı, eskiden kullanılan bakır teller yerine fiber-optik kabloların kullanılmasını gerektirmektedir. Torpido ile denizaltı arasında gelişmiş haberleşme yöntemlerinin kullanılması, torpidoların sığ sularda ve adacıklar arasında kontrolü ya da tek veya çoklu hedeflere karşı iki veya daha fazla sayıda silahın eş zamanlı olarak kontrolü gibi özel operasyonel modlara da imkan tanımaktadır. Yüzeye yakın bir yerde veya dipte sessizce ilerleyen dizel denizaltılarla veya duran ya da yavaşça ilerleyen su üstü gemileriyle angaje olmak gerekiyorsa, kablolu güdüm denizaltının uzun menzilli sensörlerinden yararlanarak hedefe yaklaşmak için kusursuz bir yoldur. Hafif Torpidolar ise genellikle serbest hareketli (free-running) silah sistemleri olduklarından üzerlerinde güdüm kablosu veya teli yer almamaktadır.
Su üstü hedeflerinin hareketine bağlı olarak artan hava kabarcığı popülasyonu, dümen suyu olarak adlandırılmaktadır. Su yüzeyinde birkaç mil boyunca uzanabilen ve belli bir süre bozulmadan kalabilen dümen suyunun fiziksel oluşumu, termal yapı, türbülans hareketleri veya yüzey ve kıç dalgaları gibi çeşitli süreçleri bir araya getirmektedir. Hareket eden su üstü hedefleri arkalarında uzun bir dümen suyu bırakırlar. Bir su üstü hedefi tarafından üretilen dümen suyu, o kadar güçlü ve öylesine kalıcı (pervanelerin oluşturduğu hava kabarcıkları ilk aşamada büyük hacimde oluşsa da zamanla küçülmekteler) bir şekilde izler bırakmaktadır ki, akustik yöntemlerle su üstü hedefinin tespiti, takip edilmesi veya tanımlanmasını sağlayabilmektedir. Alman DM2A4 ve Rus Type 65 veya UGST gibi su yüzeyinde hareket eden deniz platformlarının arkalarında bıraktıkları dümen suyu izlerini takip ederek hedefi tespit eden ‘wake homing’ torpidoları, dümen suyunu tespit etmek için, yukarı bakışlı Akustik Dümen Suyu Dedektörü (ADD) ile donatılmıştır. Genellikle torpido gövdesinin orta kısmında yer alan ADD üzerinde iki adet küçük sonar transdüseri bulunuyor. ADD gövdesinin dışında her iki yanında yer alan bu transdüserler sayesinde hava kabarcıkları algılanıyor (tespit) ve iç tarafta yer alan elektronik donanım vasıtasıyla gerekli analizler gerçekleştiriliyor. Akustik transdüserler su yüzeyinde belli bir süre durabilen dümen suyu kabarcığına ‘ping’ atıyor ve kabarcıktan geri yansıyan ‘ping’ yayınını inceleyerek bunun bir dümen suyuna ait olup olmadığını anlıyor. ADD daha sonra elde ettiği analiz verisini torpidoya iletiyor (veri paylaşımı) ve nihai karar torpidonun ana bilgisayarı tarafından veriliyor. Torpidonun ana bilgisayarı tarafından takip komutu verilirse torpido ADD’nü kullanarak zig-zag rotada hedef takibine (S-eğrisi çizerek) başlıyor. Takip sırasında torpido dümen suyu takibi için yüzeye yakın bir derinlikte hedefine doğru ilerliyor ve hedef gemiye kıç tarafından vuruş yaparak (pervanler ve dümen donanımı orada çünkü) onu hareketsiz hale getiriyor. Hedef gemi yaklaşmakta olan torpidodan kaçınmak için süratini artırsa bile bu durumda (eğer torpidonun süratinden çok daha fazla bir seyir süratine sahip değilse) arkada bıraktığı hava kabarcığı popülasyonu da artacağından torpido için daha kolay bir hedef haline gelecektir. Fakat, ‘wake homing’ tipi bir torpidonun saldırısına maruz kalan gemi, eğer refakatta benzer tipte başka bir gemi varsa, birden fazda dümen suyu oluşturulması suretiyle torpidonun aldatılması/dikkatinin dağıtılması yoluyla kurtarılabilir. ADD donatımlı ‘wake homing’ tipi torpidolara karşı ‘soft-kill’ (fonksiyonel imha) tipi herhangi bir aldatma ve karıştırma sistemi bulunmamaktadır. Mevcut torpido karıştırma ve aldatma sistemleri bu tip tehditlere karşı yetersiz geldiğinden ‘wake homing’ tipi torpidolar ancak hard-kill (fiziksel imha) tipi torpido savunma sistemleri ile bertaraf edilebilirler.